Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (SİAD) zengin zengine düzenlemiş olduğu iftar yemeği dün akşam yapıldı.

Artık bu saatten sonra kendilerine ancak “afiyet olsun” denir.

Ben tenezzül edip gitmedim ama orada bulunan arkadaşlardan dinledim.

Hakan Kocabaş her zamanki gibi eline mikrofonu alır almaz “… efendim aslında ben SİAD başkanlığını bırakacaktım da arkadaşlar izin vermedi, devam etmemi istediler…” diyerek söze başlamış.

İstemem yan cebime koy vaziyetleri yani…

Kocabaş bu işlerde acemidir ve hala da acemiliği üzerinden atamamıştır.

Bu numaraların artık bayatladığını bile düşünemez.

Arkadaşlarının adet olduğu üzere “…aman Hakan Bey bırakma…” dediğini de anlamaz veya anlamak işine gelmez. 

Benim bildiğim böyle durumlarda nezaketen öyle söylenir.

Sen eğer o koltuğa yapışmaya niyetliysen zaten ayıp olmasın diye yarım ağızla söylenen bu tür cümleleri bahane ederek kaldıkça kalmaya devam edersin.

Evey Sayın Kocabaş,

Kızıp da gönül koymayacaksan sana bir sorum olacak.

Sizin eve hiç misafir gelmiyor mu?

Mutlaka geliyordur.

Peki misafir “artık bize müsaade” dediği zaman adet olduğu üzere “…aman efendim ne güzel oturuyorduk aceleniz nedir...” falan demiyor musunuz?

Diyorsunuzdur tabi..

Hadi yallah” diyecek haliniz yok herhalde…

Nezaketen "biraz daha otursaydınız” falan denir.

Eve gelen bütün misafirler bu nezahet cümlesini ciddiye alıp oturmaya devam ederse her misafirin yatıya kalması gerekir...

Velhâsılkelâm…

Hakan Kocabaş efendi,

Öyle sağa sola “vallahi bırakıyorum” falan diye numara çekmekten vazgeç.

Doğal ol biraz…

Bu arada sana bir tavsiyem daha olacak.

Hakan Bey,

CHP’ye yapılan SİAD ziyaretlerinde AK Parti Hükûmeti’ni övüyor, AK Parti’ye yapılan ziyaretlerde Özcan Işıklar’ı övüyorsun.

İşleri arap saçına döndürüp içinden çıkılamayacak hale getiriyorsun.

Arkasından dernek yönetimi olarak zor durumda kalıyorsunuz.

Nerede ne konuşacağını, nerede nasıl davranacağını da biraz öğren istersen.

Bak kaç yaşında adam oldun…

Haksız mıyım?

Hadi afiyet olsun…