İnsanlara bazı şeyleri anlatabilmek zordur; çünkü herkes konulara kendi penceresinden bakar…
Bir insanı sevebilirsiniz…
Ancak sevmek başka, güvenmek başkadır…
Bu satırları okuyan siz değerli okuyucularım; mutlaka hepinizin aile çevrenizde çok sevdiğiniz ama güvenmediğiniz için işinizi emanet edemeyeceğiniz kişiler vardır.
Ben de Bora Balcıoğlu’nu insan olarak seviyorum…
Ancak kendisini iyi tanıdığım ve zaaflarını iyi bildiğim için de güvenmiyorum…
Evet, insanlara selam veriyor, güler yüz gösteriyor, “abi nasılsın, abla nasılsın” diye hal hatır soruyor…
Peki ama bunlar yeterli mi?
Silivri’yi geleceğe taşıyacak, çocuklarımızın geleceğini emanet edebileceğimiz bir birikimi ve vizyonu var mı?
Ben yakından tanıdığım için biliyorum, peki siz biliyor musunuz; Bora Balcıoğlu kafasının içi açısından bomboş bir insan…
İşi gücü yok, mesleği yok...
Baş başa görüştüğü sivil toplum kuruluşu liderlerine “abi siz yönetin, yeter ki beni seçin, belediyeyi siz yönetin” diyebiliyor…
Şaka falan yapmıyorum…
Ciddi söylüyorum…
Silivri'nin geleceği bu kadar mı basit, bu kadar mı ucuz?
İnsanların Silivri ile ilgili beklentileri sadece bir güler yüzden bir selamdan mı ibaret?
35 yıllık Silivri gazetecisi olarak altını rahatlıkla imzamı atabileceğim bir tanımlama yapmak istiyorum.
Hani “akılsız dostumuz olacağına akıllı düşmanımız olsun” şeklinde bir atasözü vardır bilir misiniz?
İşte Bora Balcıoğlu “akılsız dost”tur…