Cart kaba kağıt...
Cem Güner
Son günlerde adeta bir tiyatro, tek kişilik bir stand up gösterisi izliyoruz.
Özcan Işıklar’ın eline mikrofonu alarak yaptığı konuşmalar Hopdedik Ayhan’ın sahne şovlarına benziyor...
Bir başlıyor; “ben yapmadım da, yalandır da, iftiradır da, itibar teröristleri, kuşlar, çiçekler, böcekler, aydınlık yarınlara yelken açacağız, bizi biz yapan değerlerimiz, kimseyi ötekileştirmeden, kumar oynayanın Allah müstehakını versin, inovasyon...”
Adam kendini otomatiğe bağlayıp öyle bir konuşuyor ki susturabilmek mümkün değil...
Sahne şovmeni Hopdedik Ayhan bile su içme arası, nefes alma arası, memişhane arası falan derken üç beş dakika çenesini dinlendiriyor ancak Işıklar mümkünatı yok dinlendirmiyor...
Ne demiş atalarımız?
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır...
Bağır oğlum senin sesin daha fazla çıksın.
O zaman insanlar da sana inanır...
Yap yap arkasından bağırarak konuyu değiştirmeye çalış
Bağır bağırabildiğin kadar;
İtibar teröristleriiiiiiiiiii...
Laf aramızda cart kaba kağıt...
Silivri halkı bu kadar saf mı?
Silivri halkı bu kadar boş kafalı mı?
Silivri halkını kandırmak bu kadar kolay mı?
Dün cemaatle Kırım Kırım gezeceksin,
Bugün korkudan kıvrık kıvrım kıvranacaksın...
İki bayrak sallayıp 10. Yıl Marşı’nı çalmakla binlerce insanı kafalamak mümkün olabiliyor mu?
Bir akl-ı selim çıkıp da “yahu bu telaş bu panik niyedir” diye sormuyor mu zannediyorsun?
Özcan Işıklar “itibar teröristleriiiiii” diye tepinip duruyor.
Silivri’de her kafadan bir ses çıkıyor.
Peki işin aslının ne olduğunu biliyor musunuz?
İşin aslı şudur ki:
Özcan Işıklar “bana Fetullahçı iftirası atılmak isteniyor” diye tepinip duruyor ya;
Aslında bu Işıklar’ın bir kelime oyunu...
Hiç kimse ona “Fetullahçı” falan demiyor.
Sadece, Fetullahçı olan hakimler, Fatullahçı olan savcılar ve Fetullahçı olan İçişleri Bakanlığı müfettişleri ile ilişkileri sağlam tutabilmek için bu mübarek cemaatle nasıl işbirliği yaptığı ve bu işbirliği konusunda zaman zaman nasıl ölçüyü kaçırdığı ortaya çıktı.
Yani anlayacağınız evdeki hesap çarşıya uymadı...
Kurnazların kurnazı Özcan Işıklar bu sefer küüüüttttt diye fena halde duvara tosladı.
Daha dün her şey güllük gülistanlıkken Kutlu Doğum Haftalarında Silivri sahilinde şakirtlerle birlikte okuyarak üfleyerek gül dağıtıyordu...
Şimdi ise keser döndü, sap döndü, gün geldi hesap döndü;
Cemaatle ilişkileri konusunda yasal bir takibata uğramaktan ödü kopuyor.
Kalbi yusuf yusuf atıyor...
Hiç kimse bu konunun üzerine gitmesin, bu konu bir an önce kapansın istiyor.
Ancak biz gazeteciler bu durumu yazınca da kıyametleri kopartarak “itibar teröristleriiiiiiiiii” diye avaz avaz ortalığı ayağa kaldırıyor.
Cart kaba kağıt...
İşte bütün gürültü sadece bu nedenle çıkıyor.
Adamın ödü kopuyor...
Işıklar, korkulu rüyalar görmesine sebep olan bu konunun üzerine gidilmemesini istiyor.
Biz ise işimizi yapıyoruz ve bu konuyu kaşımaya devam ediyoruz...
İstanbul’da bir eğlence mekânı...
Sahne hazır...
Spot ışıkları hazır...
Ses düzeni hazır...
Üç kişilik orkestra sahnenin arkasına konuşlandırılacak.
Aralarda kahkaha efekti yapılacak.
İzleyici sıralarının en ön tarafına tanınmış isimleri koyun ki dikkat çeksin.
Nedir bu?
Radyocu Hopdedik Ayhan’n stand up şovu öncesi sahne hazırlığı...
Şimdi Silivri’ye dönüyoruz.
Sahne hazır...
Bayraklar hazır...
Şakşakçılar hazır...
İzmir Marşı ve 10. Yıl Marşı’nı sisteme yükleyelim; salonu coşturmamız gerektiği zaman lazım olacak.
En öne zaten Kılıçdaroğlu’na karşı birlikte hareket edilen Muharrem İnceci belediye başkanlarını ve aynı cenahtan 3-5 milletvekillini oturtun ki dikkat çeksin.. (Laf aramızda bazıları Muharrem İnce’nin bizzat arayıp rica etmesi üzerine gelip toplantıya katılmış)
Salonun dışına iki tane büyük hoparlör koyun. Sesi duyan merak edip toplanır böylece katılım fazla gözükür.
Arka sıralara da birkaç tane amigo yerleştirin...
Nedir bu?
Özcan Işıklar salon toplantısı yapacak...
Siyasetin bir tarafı artık neredeyse sahne şovuna dönüştü...
Toplulukları coşturmak ve vatandaşları alkışlatmak için yapılan bazı hileler vardır.
Örneğin bir tiyatro gösterisinin bitiminde yapılan selamlama seremonisi sırasında elinde Türk bayrağıyla çıkan oyuncu diğerlerine göre daha fazla alkışlanır.
Aslında alkışlanan Türk bayrağıdır...
İşte bu bir alkışlatma hilesidir.
Arkasından da “bilmem falanca kimse yoğun alkış aldı” diye yazar çizersiniz.
Tamamen illüzyon...
Yani görsel kandırma sanatı...
İşte Özcan Işıklar’ın konuşmasının hemen arkasından da Türk bayrağı ile 10. Yıl Marşı ve İzmir Marşı’nı kullanmak suretiyle salonda bulunan insanlar coşturularak yoğun bir şekilde bayrakları alkışlamaları sağlandı.
Sahneye baktığınız zaman da bayrakları ellerinde tutan kişiler Özcan Işıklar ve misafir politikacılar olduğu için dışarıdan bakan Silivrililer’in gözünde Özcan Işıklar’ın yoğun bir şekilde alkışlandığı algısı oluşturuldu.
Gerçekte ise coşkuyla alkışlanan sadece 10. Yıl Marşı ve sahnede sallanan Türk bayraklarıydı...
Bugün cumhururiyetçi değerlere karşı duyarlı vatandaşlara 10. Yıl Marşı ve İzmir Marşı’nı bangır bangır çalmak suretiyle karşılarına geçip bir de Türk barağını sallamaya başlarsan izleyici kitlesi otomatik olarak hemen alkışlamaya başlar.
İşte bu kalıplaşmış psikolojiyi kullanan bir belediye başkanı da hemen o insanların karşısına geçip bayrak sallamak suretiyle sanki kendisi alkışlanıyormuş gibi bir görüntü oluşturmaya çabalar.
İşte kurnazların kurnazı Özcan Işıklar geçtiğimiz Perşembe günü bunu yaptı...
Özcan Işıklar, Cumhuriyet marşlarını ve Türk bayrağını kullanmadan sahnede kalsaymış bakalım konuşmasının sonunda yarım dakikadan fazla alkışlanabiliyor muydu?
Neresinden bakarsanız bir algı oyunu sergilenmiş oldu..
Tamamen illüzyon...
Yani görsel kandırma sanatı...
Salonda konuk olan bazı belediye başkanı ve milletvekillerine baktığımız zaman “Muharrem İnce kardeşliği”nin ağırlıkta olduğu dikkatleri çekiyordu. Laf aramızda bazılarının Muharrem İnce’nin arayıp rica etmesi üzerine gelip toplantıya katıldıklarını da öğreniyoruz.
Diğer taraftan CHP, Işıklar’ın bu toplantısını kurumsal olarak desteklemedi.
Toplantıya, (Silivri İlçe Başkanı dışında) idari göreve sahip olan hiçbir partili yetkili katılmadı.
Bakın işte burası çok önemli.
Özcan Işıklar’ın CHP Genel Merkezi ve İstanbul il yönetimi ile arası tam anlamı ile çok kötü durumda.
Normal şartlar altında bu tür toplantılara en az bir genel başkan yardımcısı, toplantıyı düzenleyen kişinin önemine göre de bizzat il başkanı veya bölgeden sorumlu il başkan yardımcısı katılım gösterir.
Oysaki Işıklar’ın toplantısına CHP’nin kurumsal kimliğini temsil eden hiç kimsenin katılmadığı da dikkatli gözlerden kaçmadı.
Katılanların neredeyse tamamı genel merkez muhalifiydi...
Yani anlayacağınız o toplantıda resmen içi boş bir arabesk tiyatro gösterisi yapıldı...
Özcan Işıklar konuşmasına başlıyor ve hakkında ortaya atılan “Fethullahçı” ve “FETÖ’cü” iddialarının doğru olmadığını söylüyor.
Bakın burada kurnazlıkla hazırlanmış bir kelime oyunu var...
Hiç kimse Işıklar için “Fetullahçı” veya “FETÖ’cü” falan demiyor.
Fetullahçı ve FETÖ’cü olmak başka bir şey; kişisel ve siyasi menfaatleri için bu insanların ne kadar tehlikeli ve zararlı olduklarını bile bile bunların ayaklarının altına belediye imkânlarını sererek kendileri ile işbirliği yapmak başka bir şey.
Işıklar ne yazık ki; bu cemaatin ne kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu çok iyi bilmesine rağmen kendi şahsi ve siyasi menfaatleri gereği onlarla işbirliği yaptı.
Bu işbirliklerinin neler olduğunu geçmiş yazılarımda madde madde sıraladım.
Işıklar içlerinde tek bir tanesini bile inkar edemedi...
Tek yaptığı şaralop diye konuyu değiştirip “ben Fetullahçı değilim, ben FETÖ’cü değilim, Allah kuru iftiradan saklasın, insan sevgisi, itibar teröristleri, aydınlık yarınlara yelken açacağız, kimseyi ötekileştirmeden, bizi biz yapan değerlerimiz, inovasyon...” vs.. vs.. diye avaz avaz bağırarak dikkatleri başka yöne çekmek...
Konuşmasını dikkatle dinlediğiniz zaman tamamen kelime oyunlarından oluştuğunu zaten fark edeceksiniz.
Bir tek “kuş çıkacak, tavşan çıkacak” demediği kaldı...
Kaldırın bayrakları havaya, açın son ses Onuncu Yıl Marşı’nı; laf kalabalığına getirin, boğuntuya getirin; şaralop şurolop diye konuyu değiştirin; tamam toplantı bitmiştir.
Ne oldu?
Yandaş gazete Hürhaber’e göre; Işıklar gövde gösterisi yaptı...
Ablan star bebeğim hesabı...
Yersen...
Işıklar’ın sağdan soldan oluşturduğu fonlarla beslenen Hürhaber cazgır gibi yayın yapıyor;
Işıklar gövde gösterisi yaptııııııııııı...
Silivri halkı Işıklar’a büyük bir destek sağladıııııııııııı...
Ah be Sevginar Müdüranım
Yani utanmasan para için “Işıklar uzaya çıktıııııııııı” diyeceksin...
Toplantıdan çıkan 40 yıllık CHP’li bir köylü amca yanındakine soruyor; “..Özcan ne dedi be anladın mı sen?”
Yanındaki cevap veriyor; “FETÖ’cü değilmiş...”
Köylü amca afedersiniz konuya karşı ilgisiz; hatır hatır poposunu kaşıyarak uzaklaşıyor...
Ha bir de toplantıya yok şuranın başkanı da geldi yok buranın başkanı da geldi diyenler var...
Yahu bunların hepsi oyun, bunların hepsi tiyatro.
O başkanlar sırayla birbirlerine gidiyorlar zaten
Ayıptır söylemesi trampa usûlü...
Sırayla...
Bir o buna geliyor, sonra da bu ona gidiyor.
Daha geçen hafta aynı konu için Edirne Belediye Başkanı'na gitmişlerdi...
Kılıçdaroğlu muhalifi belediye başkanları bunlar.
Hep birlikte sahneye çıkıp Türk bayrağını ellerine alarak 10. Yıl Marşı eşliğinde sallayıp duruyor.
İzleye vatandaş da bayrağı alkışlayarak marş eşliğinde tempo tutuyor.
Ertesi gün anlaşmalı olduğu yandaş gazete başlık atıyor;
Işıklar gövde gösterisi yaptııııııııı...
Yersen...
Sevgili Silivrililer,
Aziz Nesin’in artık klasik haline gelen bir hikayesi var
Hikayenin adı; Zübük...
Mutlaka aranızda okuyanlarınız vardır.
Ancak okumayanlarınızın da alıp okumasını tavsiye ediyorum.
Zübük; şark kurnazı bir kasaba politikacısının saf vatandaşları nasıl kandırdığını ve nasıl kullandığını anlatıyor.
Mutlaka okuyun derim.
Aman sakın unutmayın;
Kitabın adı da: Zübük...
Özcan Işıklar çok büyük bir telaş ve panik içerisinde...
Bu öyle sıradan bir telaş ve panik değil...
İşin içerisinde görevden alınma korkusu var..
İşin içerisinde tutuklanma kokusu var..
Maazallah; insan ürkmesi hiçbir şeye benzemiyor...
Özcan Işıklar, suçunu örtebilmek için bir kampanya düzenledi.
“İtibar teröristleriiiiiii” diye bağırınıp duruyor...
Gerek gizli sahibi olduğu Hürhaber Gazetesi, gerekse halkla ilişkiler şirketleri ve ulusal basın aracılığıyla bol miktarda gürültü yaparak baskın çıkıp “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” taktiği uygulamaya çalışıyor.
Ama bu kampanya bedava değil.
Çok masraf çıkartan bir yöntem bu...
Ve bu kampanyanın parası nereden ödeniyor onu merak ediyorum.
Silivri halkının vergileriyle oluşan belediye bütçesi Işıklar’ın hatalarının toparlanmasına mı harcanıyor?
Gelelim yeniden Işıklar’ın toplantısına katılan milletvekili ve belediye başkanlarına.
Öncelikle nezaketen gelen komşu ilçe belediye başkanlarını bir kenara ayıralım.
Silivri, Büyükçekmece, Çatalca ve Beylikdüzü belediye başkanları zaten cenaze, düğün, siyasi toplantı vb konularda birbirlerinin düzenlediği etkinliklere her zaman katılıyor.
Ancak Işıklar’ın toplantısına 3. bölgenin dışından gelen bazı milletvekilleri ve belediye başkanları vardı.
Peki kimdi bunlar?
Toplantıya CHP’li dört milletvekili katıldı.
Mahmut Tanal, Zeynel Emre, Erdin Bircan ve Tanju Özcan.
Tesadüfe bakın ki dördü de Kılıçdaroğlu’na muhalif olan ve parti içerisinde “Muharrem İnceci” olarak bilinen milletvekilleri.
Belediye Başkanlarına bakalım.
İçlerinde baştan da belirttiğim gibi nezaketen gelen komşu belediye başkanları hariç (geriye zaten 5 tane belediye başkanı kalıyor) Muharrem İnceci olarak bilinen isimler.
Nitekim Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Kırklareli Belediye Başkanı Sıyam Kesimoğlu ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak gibi isimler Muharrem İnce hareketinin temel taşları olarak biliniyor.
Muharrem İnce’nin, toplantı öncesi kendisine yakın olan bazı milletvekili ve belediye başkanlarını telefonla arayarak “Işıklar’ı yalnız bırakmamalarını” rica ettiği bilgisi de kulağıma geldi.
Özcan Işıklar, CHP içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu’na bayrak açan Yalova Milletvekili Muharrem İnce’yi destekleyen hareketin finansörleri arasında. Bu nedenle Işıklar’ın toplantısında Muharrem İnceci milletvekili ve belediye başkanları da boy gösterdi.
Siyaset duayeni rahmetli Süleyman Demirel’in çok kullandığı bir söz var.
-Binaenaleyh...
Yani “bundan dolayıdır ki” anlamında kullanılır.
Yine “velhasılkelâm” kelimesi de aynı kapıya çıkar.
Gelin biz öz Türkçe’den şaşmayalım; “sonuç olarak“ diyelim.
Sonuç olarak; Özcan Işıklar, yedi yıllık görev süresi boyunca bir bölüm savcıları, hakimleri ve İçişleri Bakanlığı müfettişlerini kontrol altında tutan bu yapı ile kısmi işbirliği içerisine girerek kendisini soruşturmalardan korumak isterken evdeki hesap çarşıya uymadı.
Kurnazlık yaparken duvara tosladı...
Hem de küüüüüttttt diye...
Başı hukukla belaya girdi...
Şimdi başını beladan kurtarmaya çalışıyor.
Ancak kendisine muhalif olan basın bu işin üzerine gittiği için de avaz avaz bağırarak muhalif basını sindirmeye ve bu işin peşinin bırakılmasını sağlamaya çalışıyor.
Öyle bir ürkmüş ki; aman Ya Rabbim...
Özcan Işıklar itibar teröristleriiiiiiiiiiii diyor...
Hürhaber arkasından papağan gibi tekrarlıyor;
İtibar teröristleriiiiiiiiiiii...
Özcan Işıklar iftiracılaaaaaaaaar diyor...
Hürhaber arkasından papağan gibi tekrarlıyor;
iftiracılaaaaaaaaar...
Özcan Işıklar yalancılaaaaaaaaar diyor...
Hürhaber arkasından papağan gibi tekrarlıyor;
Yalancılaaaaaaaaaaar...
Tıpkı suçüstü yakalanan bir insanın “bırakın ulaaaaaaaaannnnnnnnn, bırakın beniiiiiiiii” diye bağırması gibi...
Işıklar avaz avaz bağırıyor...
Enselenip kafese kapatılmış bir sırtlan gibi çırpınıyor...
Çırpınıyor...
Çırpınıyor...
Farkında değil ki; çırpındıkça daha çok batıyor...
Yorumlar