Hayrettin Onur, yıllarca Ziraat Bankası Silivri Şubesi’nde namusu ve şerefiyle görev yaptıktan sonra emekli oldu.
Silivri Belediyesi’nde çalışan bir oğlu, engelli ve evde bakılan bir kızı, yine geçtiğimiz yıla kadar Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nda çalıştıktan sonra işten çıkartılan bir oğlu var.
Ziraat Bankası’ndan emekli olduktan sonra ailesiyle birlikte umreye gidip geldi, hafif bir sakal bıraktı, Atatürk değerlerine bağlı bir mütedeyyin insan olarak beş vakit namazını kılıyor ve yaşamını sürdürüyor.
Hayrettin Onur’un eşi, Özcan Işıklar’ın ablası olur…
Küçük oğlu Ahmet Anıl Onur da Anadolu Üniversitesi mezunu, sessiz sakin ve efendi bir çocuktur.
İçkisi ve gece alemi yoktur..
Ahmet Anıl, iki yıl kadar önce Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nda işe başladı.
Ancak oda başkanı Nuray Koçer bir türlü kendisini sevemedi…
Çalıştığı süre içerisinde devamlı olarak mobbinge maruz kaldı…
Yeri geldi oda binasında yapılan konuşmaları dayısı Özcan Işıklar’a iletmekle itham edildi.
Atatürkçü ancak mütedeyyin bir aileden gelen Ahmet Anıl, bir çalışan olarak yasal hakkı bulunmasına rağmen Cuma namazlarına bile gidemedi.
Cuma günleri camiye gitmek istediğinde; oda başkanı Nuray Koçer’in “biz kılmıyoruz sen de kılmayacaksın ulan” şeklindeki kaba saba konuşmalarına muhatap oldu.
Ve en sonunda Nuray Koçer ve yardımcısı Arif Kanık tarafından zorla ve baskıyla kendisine uzatılan istifa dilekçesini imzalamak zorunda kaldı.
Bu olaydan sonra tansiyon hastası olan baba Hayrettin Onur, Nuray Koçer'le konuşmak için oda binasına gitti ve Koçer'in kaba saba konuşmalarına maruz kalınca fenalık geçirerek hastaneye kaldırıldı.
İşyerlerinde anlaşmazlıklar olabilir…
Yönettiğiniz bir kurumda bazı insanlarla çalışmak istemeyebilirsiniz.
Ancak akşamları kurmuş olduğu içki masaları ve oturak alemleri ile tanınan Nuray Koçer’in, Cuma namazına gitmek isteyen personeline “ben kılmıyorum sen de kılmayacaksın ulan” şeklindeki hitap tarzı için söyleyecek bir kelime bulamıyorum.