Sevgili Silivrililer,
Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda geçtiğimiz hafta yaşanan ve öğrenci dövülme iddialarıyla adliyeye kadar yansıyan olayın yankıları halen devam ediyor.
3-C sınıfı öğretmeni Cem Özgen Kolay'ın, öğrencisi E.M.'yi dövdüğü iddiasının arkasından delillerin karartılması ve Öğretmen Kolay'ın korunması için gösterilen çabalar; olayın daha da büyümesine yol açıyor.
Okulda öğrencilere hitaben konuşmalar yapılıyor ve çocuklar korkutularak idari soruşturmada tanıklık yapmalarının önüne geçilmeye çalışılıyor.
Kendi evlatlarının daha iyi şartlarda eğitim alması, öğretmenler tarafından sevilmesi ve korunup kollanması için haklı haksız bakmadan öğretmenleri alkışlamayı alışkanlık edinen bazı veliler okula davet edilerek örgütlenmeye çalışılıyor.
Bana bir veli haber gönderiyor ve aynen şu mesajı iletiyor:
"...Cem Özgen Kolay, geçen sene de öğrenci D.'yi dövmüştü. Hem de aynı şekilde kulağını morartarak. Kızdığı zaman da öğrencilere tokat atıyor. Ancak ben bunları açıklayamam. Çünkü velisi bulunduğum çocuğum bu kişinin elinde eğitim görüyor. Aynı öğretmenin ve okul idaresinin evladıma kafayı takarak eğitim hayatını aksatacak zarar vermelerinden korkuyorum..."
Sevgili Silivrililer,
İşte ben bu baskı ve sindirme gücüne "Eğitim Mafyası" adını veriyorum.
Ne diyor öğrenci velisi?
"... ben bunları açıklayamam. Çünkü velisi bulunduğum çocuğum bu kişinin elinde eğitim görüyor. Aynı öğretmenin ve okul idaresinin evladıma kafayı takarak eğitim hayatını aksatacak zarar vermelerinden korkuyorum..."
Ve bana ortak bir arkadaşımız aracılığıyla bu açıklamayı yapan öğrenci velisi, kendi evladının okuldaki huzurunun bozulmaması için istemeye istemeye öğretmen Cem Özgen Kolay'ı desteklediklerini beyan eden kağıdı imzalamış.
İşe bakar mısınız?
Okulda, öğretmeni desteklemek için sınıf anneleri kullanılarak kağıtlar yazılıyor ve imzalar toplanıyor.
Resmen örgütlenilerek kampanya yürütülüyor.
Yani, öğrenci dövülme olayının delillerinin karartılması için organize olunarak harekete geçiliyor.
İdari soruşturmanın sonucunu etkilemek amacıyla çalışma yürütülüyor.
Bu yapılanlar suçtur...
Bu yapılanlar olayın delillerinin karartılması çalışmasıdır...
Yine aynı sınıfta küçük çocuğu olan başka bir öğrenci velisi ile görüşüyorum. Dayak olayına tanık olan 9 yaşındaki çocuklar, idari soruşturma sırasında ifadeleri alındığında öğretmenlerini korumak için öğretmenin vurduğunu inkar etsinler diye "babalarınız hapse girecek" gibi çocuk dünyasını altüst edecek konuşmalar yapılarak korkutulmuş.
Sevgili Silivrililer,
Sakın ola ki alt tarafı yerel basın deyip geçmeyin.
Gazeteci dediğiniz kıtıpiyoz olmamalı.
Silivri Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda öğrenci dövüldüğü iddiası resmi kayıtlara geçiyorsa; ben bunu babalar gibi yazarım.
Sendikalar değil açıklama yapmak, yürüyüş de yapsalar yazmaya devam ederim.
Eğitim sendikaları önce dönüp kendi meslektaşlarına bakacak.
Artık falakalı okul devrini yaşamıyoruz.
Öğrenci dövmemeyi öğreneceksiniz.
Bu olayda iki tane ciddi vaka var.
Bunlardan bir tanesi öğrencinin dövülmesi iddiası...
Diğeri de dövülme olayının ardından şikayet edilen öğretmenin paçayı kurtarabilmesi için hep birlikte delillerin karartılmaya çalışılması...
Burada İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün Kaymakam'a yazı yazarak söz konusu öğretmenin açığa alınmasını teklif etmesi, Kaymakam'ın da olur vererek Öğretmen'i açığa alması gerekiyor.
Bunun lamı cimi yok...
Şu geldiğimiz noktada; Öğretmen'in açığa alınması için üzerine düşeni yapmayan İlçe Milli Eğitim Müdürü de, olayı sadece izlemekle yetinen Kaymakam da yanlış yapıyor.
İkisi de görevlerini ihmal ediyor.
Olay büyüyorsa; Öğretmenin korunmaya çalışılması ve işte bu delillerin karartılması çabasından dolayı büyüyor.
Üzerine basa basa tekrar tekrar belirtiyorum.
Dayak yiyen öğrencinin velisine baskı yapılması, olaya tanık olan 9 yaşındaki çocukların "babanız hapse girecek, siz de suçlu olacaksınız" gibi cümlelerle korkutulması bir eğitim faciasıdır.
Ve bu eğitim faciası Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda yaşanmaktadır.
Burada öğretmen dayanışması altında, suç işleyen öğretmeni korumak için kırk takla atılması da, velilere baskı yapılması da, öğrencilerin korkutulması da suçtur.
İşte okullarda bu şekilde baskılar kurulması ve hak arayan öğrenciler ile hak arayan velilerin sindirilmeye çalışılmasının adı da EĞİTİM MAFYASI'dır.
İşte Mustafa Balbay'ın 12 yaşındaki kızının da notlarının haksız bir şekilde kırılarak; diğer öğrencilerin ve öğrenci velilerinin bu ve bu gibi örneklerle korkutularak sindirilmesidir EĞİTİM MAFYASI...
Bu olayları yazı konusu yapıyorum diye bana tepki göstereceğinize alın şapkanızı önünüze ve kendi hatalarınızı düşünün.
Titreyin ve kendinize gelin.
Öğretmenseniz öğretmenliğinizi bilin.
Ha bu arada aklınız sıra kurnazlık yapıp destek kazanabilmek ve bu olayla hiçbir alakası olmayan meslektaşlarınızı da işin içine çekerek kullanabilmek için "..efendim Gazeteci Cem Güner sadece bize değil bütün eğitim camiasına bunları yazıyor.." diye feveran ederek ucuz numaralar içerisine de girmeyin.
Aklınız sıra meslektaşlarınızı saf yerine koymayın.
Silivri'de sadece siz ve sizin gibi sözde eğitimciler, daha doğrusu öğretmen müsveddeleri yok.
Silivri'de işini başarıyla yapan ve öğretmenlik mesleğini gururla taşıyan eli öpülecek eğitimciler de var.
Sakın ola onları da bu çirkin işlerin içine çekerek rahatsız etmeyin...