Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Hakan Kocabaş dün yazılı bir açılama yaptı. Birilerine kızmış anladığım kadarıyla… Galiba bu kızdığı insanların arasında ben de varım. Ancak nezaketi ile bilinen Kocabaş, hem kimseyi kırmamak hem de içi

 

Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Hakan Kocabaş dün yazılı bir açılama yaptı.

Birilerine kızmış anladığım kadarıyla…

Galiba bu kızdığı insanların arasında ben de varım.

Ancak nezaketi ile bilinen Kocabaş, hem kimseyi kırmamak hem de içindekileri dökmek için çabalarken cümle düşükleriyle dolu ve anlam karmaşaları barındıran bir yazı ortaya çıkmış.

Şimdi izin verirseniz bu yazıyı analiz edelim ve ne demek istediğinin toplum tarafından daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Hakan Kocabaş’a biraz yardımcı olalım.

Bu makalede, Hakan Kocabaş’ın yazılı açıklamasını analiz etmeye çalıştım. Ancak basın etiği gereğince söz konusu yazılı açıklamayı hiçbir şekilde noktasına ve virgülüne dokunmadan yine bu makalemin altında bir kez daha yayımlıyorum.

 

Hakan Bey makine mühendisidir.

Makinaların ve motorların çarklarının nasıl döndüğünü çok iyi biliyor ancak diğer bazı çarkların nasıl döndüğünü çok iyi bilmediği anlaşılıyor.

Yazının peşrev bölümündeki Mevlana vecizelerini geçiyorum…

Şimdi ilk paragraflarda yer alan bir cümleyi cımbızlayalım; “..Bu ailenin bir parçası olan Silivri SİAD’ta (burada –da- eki yerine kullandığı- ta- ekini –dahi- anlamı içerdiği için bitişik değil ayrı yazması gerekiyordu) meyve veren ağaç olma çabalarını karşılıksız sürdürürken..”

Yani Hakan Bey burada SİAD’ın ve işadamlarının hiçbir karşılık beklemeden, toplum için çalışıp çabaladıklarını anlatmak istemiş.

İzin verirseniz bu satırları okurken çok duygulandığım için mendil ile gözyaşlarımı silmek istiyorum…

Hakan Bey’in yazılı açıklamasının devamında, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile birlikte yapmış oldukları fabrika ziyaretlerinin başka yönlere çekilmesine olan tepkisini dile getiriyor.

Şimdi Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim…

Hakan Bey burada haklı…

Elbette Silivri’deki sanayicileri Belediye Başkanı ile birlikte ziyaret edecekler. Ya kiminle gideceklerdi? Fabrikalarında yapılanmasına ısrarla engel oldukları işçi sendikalarının başkanları ile gezip dolaşacak halleri yoktu herhalde…

Hakan Bey, yazının devamında SİAD’ın kurumsal olarak hiçbir siyasi parti veya görüşe yakın-uzak olmadığından ve tarafsızlığından bahsetmiş…

Yani buna gerçekten de inanıyorum. Çünkü SİAD’ı oluşturan işadamlarının iktidarda olan veya iktidara gelme şansı bulunan bütün siyasi partilerle aynı yakınlık ve uzaklıkta olması zaten menfaatlerinin gereğidir.

Ancak ben bu “tarafsızlık” kapsamında SİAD’ın veya hiçbir işadamının İşçi Partisi’ne de diğer iktidar partileri ile aynı yakınlık ve uzaklıkta olduğuna tanık olmadım…

Ne yaparsınız menfaat dünyası işte…

Hakan Bey, yazısının devamında; sanayici ve işadamlarına karşı daha hala toplumun bazı kesimleri tarafından Ortaçağ zihniyeti ile yaklaşıldığını, kendilerinin elektrik faturası ödediğini, satmış oldukları mallardan kesintiler yapıldığı, emlak vergisi ödediklerini anlatıyor ve sanayicilerin bazı haklarının gasp edildiğini söylüyor.

Yani bu kadar olur. Hakan Bey çok haklı. Bu ülkede asgari ücretle geçinmeye çalışıp 4 çocuk okutan Mehmet Amca, dul Ayşe Teyze elektrik parası ödemiyor ki… Sadece sanayici elektrik parası ödüyor. Emekli Hulusi Amca da emlak vergisi falan ödemiyor. Bütün fakirin fukaranın elektrik ve su paralarını, hatta emlak vergilerini işadamlarının sırtına bindiriyorlar.

Vallahi de billahi de Hakan Bey sonuna kadar haklı…

Yazık günah bu işadamlarına…

Yani neredeyse aramızda yardım toplayıp işadamlarına verelim diyeceğim…

 

Cımbızlamaya devam ediyoruz efendim. Hakan Bey yazının devamında demiş ki; “..kişisel menfaatleri ortaya koyarken her kesin (herkesin şeklinde bitişik yazılması gerekiyordu) bir etiği olmalıdır. Bu etiği de hem kendi için, hem de temsil ettikleri için sahiplenmelidir. Unutulmamalıdır ki her şeyden bir menfaat ummak, ancak hastalıklı ruhların yapısında vardır..”

İşte şimdi alkışlıyorum Hakan Kocabaş’ı…

Vallahi de doğru billahi de doğru…

Sonuna kadar katılıyorum kendisine.

Ne demişti burada Hakan Bey, “..kişisel menfaatleri ortaya koyarken herkesin  bir etiği olmalıdır. Bu etiği de hem kendi için, hem de temsil ettikleri için sahiplenmelidir…”

Ben de diyorum ki; SİAD’ın da bir etiği olmalı ve bu etiği sahiplenmeli. Örneğin ruhsatsız fabrikalar konusunda kendi üyesi işadamlarına tavır koymalı. Sigortasız işçi çalıştıran, işyerine sendika sokmamakta direnen üye işadamlarına etik değerler adına tavır koymalı...

Etik çok önemlidir...

Her şeyden de bir menfaat umulmaz ki canım. Her şeyden bir menfaat ummak ancak hastalıklı ruhların yapısında vardır…

Haklısın Hakan Bey sonuna kadar haklısın…

Yine Hakan Kocabaş’ın yazılı açıklamasını cımbızlamaya devam ediyoruz.

“..Silivri’nin menfaatine olan projelerin hiçbirisinde; profesyonel destek almadan ve bizler de hiçbir menfaat beklemeden çalışmalar yapıyoruz…”

Yani şimdi Hakan Bey kusura bakmasın ama bunu da benim külahıma anlatsın…

İşadamları menfaat beklemeden çalışmalar yapıyormuş.

SİAD nedir?

SİAD bir hayır kurumu mudur?

Sosyal bir yardım kuruluşu mudur?

Yoksa Silivri’de faaliyet gösteren sanayici ve işadamlarının menfaatlerini koruyup kollama derneği midir?

Silivri’de, kendileri açısından stratejik derecede önemi bulunan kurum ve kuruluşlara yakın olup onları kontrol altında tutabilmek için rahmetli Kadir Baran yıllarca Kent Konseyi başkanlığı yapmadı mı?

SİAD’ın ucundan kıyısından tuttuğu her projede mutlaka stratejik bir menfaat hesabı vardır.

Yani SİAD kapı bir MEN-FA-AT kuruluşudur…

Yine Hakan Bey’in yazılı açıklamasını analiz etmeyi sürdürelim; “..SİAD bundan böyle üyelerinin menfaatleri doğrultusunda kamu kurum ve kuruluşları ve siyasi partiler ile ilişkilerini sürdürecek, sosyal sorumluluk projelerinde yer almayarak, derneğin asıl yükümlü olduğu işleri yürütecektir…” cümlesini cımbızlıyoruz bu açıklamadan.

Ne demiş Hakan Bey, “..SİAD bundan böyle üyelerinin menfaatleri doğrultusunda kamu kurum ve kuruluşları ve siyasi partiler ile ilişkilerini sürdürecek.."

Ha şöyle…

Ben de bunu diyorum işte…

SİAD’ın ve SİAD Başkanı’nın bütün amacı kendi menfaatlerinden ibarettir. Ve burada da belirtildiği gibi Silivri’deki bütün kurum ve kuruluşlarla kurmuş oldukları ilişkiler de menfaat hesaplarına dayanmaktadır.

Devamında ne diyor? “..sosyal sorumluluk projelerinde yer almayarak, derneğin asıl yükümlü olduğu işleri yürütecektir…”

Yani SİAD diyor ki; bizim sosyal sorumlulukla toplum menfaatleriyle falan işimiz olmaz. Kendi ticari menfaatimiz olmayan işe dönüp bakmayız bile…

Valla bunu ben söylemiyorum kendilerinin yazılı açıklamasında var. İnanmayan varsa aşağıdaki orjinalini aynen okusun…

Cımbızlamaya devam edelim efendim.

“SİAD’ın kapısı herkese açıktır..”

Şimdi Allahları var; dernek binasına gittiğiniz zaman sizi güler yüzle karşılıyorlar. Nezaket kuralları çerçevesinde ağırlıyorlar. Çayınızı kahvenizi ikram ediyorlar. Ve bunu istisnasız herkese yapıyorlar.

Burada haklarını teslim etmeliyiz…

 

Velhasılkelâm…

Bu insanlar öcü değil.

İşadamı demek; vahşi kapitalizmin gaddar şövalyeleri anlamına gelmiyor.

Onlar da sizin bizim gibi insan…

Ancak ben diyorum ki; bazen menfaat hesabını fazla kaçırıp gaddarlaşıyorlar.

Biraz şapkalarını önlerine alıp “biz nerede yanlış yapıyoruz” diye düşünmelerinde yarar var.

 

DİP NOT: Olacak Hakan Bey, yazı çalışmalarına devam…

 

 SİLİVRİ SİAD BAŞKANI SAYIN HAKAN KOCABAŞ'IN 02.02.2015 TARİHLİ YAZILI BASIN AÇIKLAMASI:

Silivri ; 02.02.2015

                                                                                                             Sayı    ; 15/23

Kamuoyunun Dikkatine,

Gerek basınımız ile yaptığımız sohbet toplantımızda, gerekse yazılı basınımızda çıkan haberlerde; bir takım bilgi ve haber kirliliğinin oluştuğunu gördüğümden, kamuoyunu bu yönde aydınlatmam gerektiğini düşünüyorum.

Ve yazıma da Mevlana’nın sözleriyle giriş yapmak istiyorum:

DOSTLUK İLLA YAN YANA, DİZ DİZE OLMAK DEĞİLDİR…

ASIL CAN CANA, KALP KALBE OLMAKTIR…..

Biz diz dize olduğumuzla da, uzakta olduğumuzu düşündüğünüzde de kalp kalbeyiz sevgili dostlar. Çünkü hepimizin ortak amacı güzel bir Silivri’de yaşamak, büyük bir aile olabilmek.

Bu ailenin bir parçası olan Silivri SİAD’ta, Meyva veren ağaç olma çabalarını karşılıksız sürdürürken, üzerine taşlar atılacağını hesap etmemiş bir kuruluş değildir, takdir edeceğiniz gibi.

Bizim doğrularımız, ülkemizin doğrularıdır. Bu doğruları da başkanlığım süresince yapacağımdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Belediye Başkanımız Sn.Özcan Işıklar ile üyelerimizi ziyaret ediyoruz.Bunu üçüncü şahısların iradesi ile değil, kendi irademizle yapıyoruz. Ve her üyem de, bu ziyaretlerden tıpkı benim ve yönetim kurulumun duyduğu mutluluğu ve gururu duyuyor.

Silivri SİAD hiçbir zaman bu benim projem diye ortaya çıkacak basitliğe ve sıradanlığa alet olmaz. Projenin kimin olduğu değil topluma, insanlara faydası önemlidir. Bizim üyelerimiz bu ziyaretlerden mutlu olduğuna göre, bizim için sonuç alınmıştır.

Ben ve benim yönetim kurulum egolarını yenmiş insanlardan oluşmuştur. Biz bu tip anlayışa lafügüzaf diye bakarız. Halisane ve safiyane düşüncemiz ve desteğimiz Silivri için yapılacakların yanı başında olmaktır.

29.Ocak.2015 Perşembe günü yaptığımız toplantıya katılan basın mensubu arkadaşlarımız da; kamuoyunda Silivri SİAD’a karşı yakıştırılan tarafsızlık algısını dile getirerek, derneğimizin doğru yolda olduğu perspektifini çizmişlerdir. Onların ağzından bunu duymaktan hem mutluluk, hem de onur duydum.

Yazım herhangi bir köşe yazısına veya habere cevap diye algılamamalıdır. Ama yazılanlara açıklık getirmem de gayet normal olacaktır kanaatindeyim.

Belediye Başkanımız Sn.Özcan Işıklar’ın mahalle toplantılarını olağan karşılamak ne kadar normal ise, bölgesinde bulunan sanayicileri de gezmesi en az onun kadar normaldir. Bizler Silivri’de yaşayan vatandaşlar değilmiyiz?

Ama sanayiciye hala ortaçağ zihniyeti ile yaklaşan sorgulamaların da olması bizleri hayrete düşürmektedir. Ne dediğimizi, ne yaptığımızı, ne düşündüğümüzü ancak bizlerle irtibata geçerseniz öğrenebilirsiniz.

Ödediğimiz elektrik faturasından, aldığımız araca, sattığımız mala kadar yapılan kesintileri, emlak vergisini ne için veriyoruz? Normal vatandaş asfalt isterken, sanayici asfalt isteyemeyecek mi? Tarlanın ortasına yapılmış olan yazlık eve; asfalt diye haber yaparken, sanayicinin gasp edilen hakları yazılmayacak mı?

Toplumun ortak menfaatlerine sahip çıkarken, hep ötelenen ayrım yapılan; sanayici olmamalıdır. Sanayici ve işadamı onlarca, yüzlerce çalışanı ile savaş verirken, hesabını bilseydi batmazdı söylemiyle karşı karşıya getirilmemelidir.

Kişisel menfaatleri ortaya koyarken her kesin bir etiği olmalıdır. Bu etiği de hem kendi için, hem de temsil ettikleri için sahiplenmelidir. Unutulmamalıdır ki her şeyden bir menfaat ummak, ancak hastalıklı ruhların yapısında vardır.

Şunu da eklemeliyim ki Silivri’nin menfaatine olan projelerin hiçbirinde; profesyonel destek almadan ve bizler de hiçbir menfaat beklemeden çalışmalar yapıyoruz. İster iktidar, ister muhalefet kanadından gelen çalışmaların hepsinin içinde olmak gibi bir misyonla çalışmalarımızı sürdürsek te, kamuoyu tarafından bilinmelidir ki Silivri SİAD bundan böyle üyelerinin menfaatleri doğrultusunda kamu kurum ve kuruluşları ve siyasi partiler ile ilişkilerini sürdürecek, sosyal sorumluluk projelerinde yer almayarak, derneğin asıl yükümlü olduğu işleri yürütecektir.

Bizim kamuoyunun gözü önünde olmak gibi bir derdimiz yok. Basınımızla birlikte olmak isteyişimizin sebebi de; çok daha geniş bir perspektiften olayları süzme bilgi ve becerilerinin olduğunu düşünmektir. Bu bilgilerini derneğimiz, Silivri’miz adına nasıl değerlendiririz düşüncesidir, amacımız.

Herkes dinlediğinden, duyduğundan, okuduğundan ve yazdığından ayrı anlamlar çıkarabilir, bu normal de olabilir. Ama şunu bir kez daha söylüyorum ki; Silivri SİAD’ın herkese kapısı açıktır. Bizler toplumumuzla iç içe yaşayan insanlarız.

Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Milletvekilimiz, Valimiz, Kaymakamımız, Belediye Başkanlarımız, Kurum Müdürlerimiz, Siyasi Parti Başkanlarımız, yani devletimizi, yönetimimizi temsil edenlerimiz; kim olursa olsun hepsini mutlulukla ve onurla misafir etmek isteriz. Hem de bunu iki elimiz kanda deyimi ile adlandıracağımız anlarda dahi yaparız. Çünkü hiçbir millette olmayan ananelerimiz, bizlerin genetik şifrelerine işlemiş . Bunlardan birini reddedebileceğimizi düşünmek, hangi aklı- selimin düşüncesine sığar, bunu anlamakta zorluk çekiyorum.

Kısaca; biz bildiğimiz yolda, kimsenin ne dediğine bakmadan; Türkiye’nin, Silivri’nin ve üyelerimizin menfaatine gördüğümüz sorumlulukların bilincinde ve içinde olacağız.

Bunda da kimse ne art niyet, ne bir hesap çıkarsın.

Tüm kamuoyumuza saygıyla duyururum.

 

Hakan KOCABAŞ

Silivri SİAD

Yönetim Kurulu Başkanı