Adeta bir Türk filmi izliyoruz Sevgili Seyirciler…
Psikoloji; bireysel davranışları, sosyoloji de toplum davranışlarını inceleyen bilim dalıdır…
Gelin şimdi Bora Balcıoğlu’nun hikâyesini sosyolojik açıdan inceleyelim.
2009 yılında sessiz, sedasız, efendi, vur kafasına al ekmeğini diye tabir edeceğimiz bir kişilik yapısı ile belediye meclis üyesi seçildi…
Beş yıl boyunca belediye meclisinde sessiz sedasız oturdu. Toplum yararına hiçbir çalışma yapmadı. Dönemin belediye başkanı Kumarbaz Özcan’a hiç arıza çıkarmadığı için ikinci dönem (2014 seçimlerinde) listeye alınarak yeniden belediye meclisine girdi.
Silivri artık büyümüş ve nüfus da artmıştı. İnsanlar düğünlerinde, derneklerinde mutlaka belediye başkanını da görmek istedikleri için Kumarbaz Özcan bu yükü Balcıoğlu’nun omuzlarına yükledi. Kendisini belediye başkan yardımcısı olarak görevlendirerek fiilen “nikah memuru” gibi kullanmaya başladı.
Balcıoğlu, belediyeye davetiye bırakılan bütün düğünlere katıldı. Bazı hafta sonları bir gecede 11 ayrı düğüne katılmaktan helak oldu.
Başkan yardımcısı sıfatını aldıktan sonra kibirlenmedi, insanlara tepeden bakmadı, güler yüz gösterdi, “abi” dedi, “abla” dedi, karşı kaldırımda bir tanıdık gördüğü zaman hemen yanına giderek hatırını sordu. Ve bu sayede giderek sevilmeye başladı.
Buraya kadar tamam…
Ancak asıl Türk filmi işte buradan sonra başlıyor…
Toplumun bu sevgisi; kişiyi kapasitesinin üzerinde bir görev ve sorumluluğa sürüklerse ve bu görev aynı toplumun geleceğiyle ilgiliyse işte o zaman facia kaçınılmaz hale gelir.
“Bana iyi davranıyorsun gel seni belediye başkanı yapalım” dersek uzun vadede kendi ellerimizle bir canavar yaratırız.
İşte Balcıoğlu için de aynen böyle olmaya ve bütün olaylar adeta komedi filmi gibi gelişmeye başladı.
Şöyle düşünelim; çok sevdiğiniz bir yeğeniniz var. Kendisine çok düşkünsünüz… Sırf seviyorsunuz diye kurulu işinizin başına getirir misiniz? Sadece sevmek yeter mi? Başka özellikler de aramaz mısınız?
Başka bir örnek verelim…
Mahallenin genç kızı çok yakışıklı bir erkeğe aşık oluyor. Ama sevdiği erkeğin kafasının içi bomboş. Sadece tipi güzel… Düğün dernek evleniyorlar ve cicim ayları bitince başta geçim sıkıntısı olmak üzere bir yığın sorun altında kız en sonunda kafasını taşlara vuracak hale geliyor.
Bakın bakalım çevrenize yok mu böyle insanlar…
Bu örnekleri konunun mantığını anlatabilmek için verdim. Yoksa siyasetin dışında herhangi bir şey ima falan etmiyorum. (Her şeyi yanlış anlamaya müsait bir toplumuz çünkü…)
Sevgi pıtırcığı değil; Silivri’nin, çocuklarınızın geleceğini emanet edeceğiniz belediye başkanı seçeceksiniz…
Bora Balcıoğlu’nu ne kadar yakından tanıyorsunuz?
Entellektüel kapasitesini biliyor musunuz?
Tamam, anladık; sokakta karşılaştığınız zaman karşı kaldırımdan koşarak yanınıza gelip hatırınızı soruyor…
Başkan olursa her istediğinize evet diyeceğini belirten bir algı oluşturuyor. (Zaten herkesin her dediğine de “evet” diyor)
Psikologlar der ki; bir insan eğer ki herkesin her talebine "evet" diyorsa o insan çok tehlikelidir. Güler yüzüne bakmayın; uzun vadede çok canınız yanar… Eğer ki “ben bilime inanmıyorum ille de tecrübe edeceğim” diyecekseniz buyurun Silivri’nin beş yılını yakın…
Neyse devam edelim...
Balcıoğlu giderek daha çok sevildi…
Ve en sonunda bütün bu ilgi ve sevgi Balcıoğlu’nda da bir “belediye başkanlığı saplantısı” oluşturdu…
İnsanların ilgi ve sevgi, gösterileri, alkışlar ve tezahüratlar başını döndürdü.
Adeta bir Türk filmi izliyoruz Sevgili Seyirciler…
Belediye başkanı olabilmek için herkesin her istediğine “evet, peki, söz yapacağım” demeye başladı. Her istenilene “evet” dedikçe daha çok alkışlandı. İnsanları karşı kaldırımda görünce koşa koşa yanlarına giderek hallerini hatırlarını sormaya devam etti…
Bunları yaptıkça alkışlandı, alkışlandıkça daha çok yaptı…
Peki bu filmin sonu nasıl bitecek hiç merak etmiyor musunuz?
Sevgi pıtırcığı ile belediye başkanını birbirine karıştırmaya devam edersek; kendisi başkan seçilecek ve bu görevi yürütebilecek kapasitesi olmadığı için daha birinci yılın sonunda çöküş başlayacak…
Hepimiz kafalarımızı duvarlara vuracağız…
Bugün toplumun belki de en sevdiği insan olan Bora Balcıoğlu, birinci yılın sonunda herkesi hayal kırıklığına uğratan, toplumun en kızdığı insan haline gelecek…
Bu yazımı lütfen kaydedin ve saklayın…
Ve bir yıl sonra açarak tekrar okuyun…