Yunanistan’ın, vaktiyle Konstantinepolis adı verilen İstanbul’daki bazı bölgelerde Vatikan benzeri bağımsız alanlar kurulmasıyla ilgili olarak sessizce çalışmalar yürüttüğü yıllardan beri istihbarat çevreleri tarafından biliniyor.

Bu bölgelerden birinin Fener Rum Patrikhanesi’nin bulunduğu Balat semti ve çevresi, diğerinin de Silivri’nin Fatih Mahallesi ve Ortaköy bölgesi olduğu iddia ediliyor.

Şimdi size Türkiye çapında iki isimden bahsedeceğim.

Birincisi, Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk ve Kuvâ-yı Milliye Ordusu’na büyük hizmetleri olan Papa Eftim’in torunu, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol.

İkincisi de Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini engellemeye yönelik çalışmalarıyla tanınan Avukat Kemal Kerinçsiz.

Her iki isim de Ergenekon iftirası sebebiyle yıllarca cezaevinde kaldı.

Bu her iki değerli insanla da yakından tanışıyorum ve zaman zaman görüşüyorum.

Bir dönem Kemal Kerinçsiz ile birlikte Yeniçağ TV adlı televizyon kanalında beraber çalışmıştım.

Erenerol ve Kerinçsiz, Yunanistan’ın ileriki yıllarda uluslararası hukuk çevrelerinde İstanbul üzerinden toprak talebinde bulunmayı planladığını ve “kültürel miras” adı altında bu hak talebine dayanak teşkil etmek üzere şimdiden zemin hazırlığı içerisinde olduğunu belirtiyor.

Bu konularda otorite olarak kabul edilen Erenerol ve Kerinçsiz, bazı belediye başkanlarının “kültürel işbirliği” adı altında bölgedeki Yunan izlerini ön plana çıkartıp gündemde tutarak bu talebe bilerek veya bilmeyerek zemin oluşturacak faaliyetlerin içerisine girdiğinden bahsediyor.

Şimdi Silivri’de son yıllarda yaşananlara bakıyoruz…

Yunanistan göçmeni bir ailenin çocuğu olan Özcan Işıklar, Yunan kültürüne karşı olan zaafıyla tanınan bir isim.

Özellikle belediye başkanı seçildikten sonra sık sık Yunanistan’a giden Işıklar, Silivri’de geçmiş yıllardan kalan Yunan izlerini yeniden ortaya çıkarmak için yoğun bir çalışma içerisine girdi.

Göreve gelir gelmez Ortaköy’de “Börek Festivali” adı altında her yıl kültürel bir etkinlik düzenlemeye başlayan Işıklar, her nedense bu festivaller sırasında ısrarlı bir şekilde Ortaköy’ün meşhur patiryot böreğini Yunan kültürüyle yanyana getirmeye çalışıyor.

Aynı Özcan Işıklar, yine göreve geldiğinden bu yana Yunanistan’dan papazların ve otobüsler dolusu Yunanistan vatandaşının gelmesini sağlayarak Silivri’de değişik noktalarda Ortodoks ayinleri yapılmasına önayak oluyor.

Yine aynı Özcan Işıklar, zaman zaman sivil giyimli Yunanlı papazlarla birlikte Fatih Mahallesi’ndeki bazı bölgeleri inceliyor.

Daha sonra o papazların aynı bölgede arsa satın aldığını duyuyoruz.

İster istemez aklımıza İsrail Devleti’nin Filistin topraklarındaki kuruluş süreci geliyor.

Bir takım benzerlikler çeşitli çevrelerde soru işaretlerine sebep oluyor.

Aynı Özcan Işıklar, Fener Rum Patrikhanesi ve Patrik Bartholomeos’la oldukça yakın ilişkiler kuruyor.

Hatırlarsanız, 2014 yılında Işıklar’ın ikinci kez belediye başkanı seçilmesi üzerine Silivri’ye gelen Bartholomeos, makamında ziyaret ettiği Işıklar’a; “…bu yeni dönemde çok şey yapacaksınız bundan eminiz…” demişti.

Işıklar’a sorarsanız bu ziyaretlerden dolayı Silivri’nin dünya çapında bir turizm bölgesi olacağını ve çok ciddi bir turizm geliri elde edilmeye başlanacağını (!) söylüyor.

Ancak bu çok ciddi turizm geliri bir türlü gerçekleşmiyor…

Işıklar’ın ağzından çıkan hemen hemen bütün vaatlerde olduğu gibi lafta kalıyor...

Sevgili Silivrililer,

Görünen o ki; kurnazların kurnazı Özcan Işıklar bizi çok güzel uyutuyor.

Ve birileri bu işlerden çok ama çok kârlı çıkıyor…