Kendi öğrenciliğimden hatırlıyorum; Özellikle matematik dersi çok sıkıcı gelirdi. Hayata hazırlanmamız için bu bilgileri öğrenmemiz gerekiyordu, bunu bilirdik; ancak mecburiyetin yükünü de devamlı olarak üzerimizde hissederdik. Silivri Lisesi öğrencisi
Kendi öğrenciliğimden hatırlıyorum;
Özellikle matematik dersi çok sıkıcı gelirdi.
Hayata hazırlanmamız için bu bilgileri öğrenmemiz gerekiyordu, bunu bilirdik; ancak mecburiyetin yükünü de devamlı olarak üzerimizde hissederdik.
Silivri Lisesi öğrencisiydim...
Öğretmenler asık suratlıydı.
Çok fazla gülmezlerdi.
Güldüğümüz zaman "dersi kaynatmayın" diye kızarlardı.
Yani öğrenirken asıl suratlı olmak zorundaydık.
Gülmek bir disiplinsizlikti...
Eğitim alırken ve öğretmenler tarafından anlatılanları öğrenirken; bunun bir mecburiyet olduğunu bilir ve bu mecburiyetin baskısını hissederek öğrenirdik.
Devlet okulu zihniyeti bu şekildeydi...
Öğretmen işini mecbur olduğu için yapardı, öğrenci de dersleri mecbur olduğu için takip ederdi.
Ders sırasında aklımıza eğlenceyi getirmek, hele ki eğlenerek öğrenmeyi düşünmek, hatta bunu dile getirerek söylemeye kalkmak en büyük disipsizliklerden biriydi.
Bunu söylemeye cesaret ettiğimiz zaman "okula gidiyorsun eğlence yerine değil" cevabını alırdık...
Sulu olmakla suçlanırdık...
Aradan yıllar geçti...
Eğitim sistemi ve eğitim yöntemleri de değişti.
Hele ki özel okulların iyice yaygınlaşmasıyla, okuldaki katı eğitim zihniyeti, yerini bizim yıllarca hayalini kurduğumuz; eğlenerek, keyif alarak ve mutlu olarak öğrenme yöntemlerine bıraktı.
Mektebim Koleji'nin basın bülteni elime geçtiğinde aklıma kendi öğrencilik zamanım geldi.
Pi sayısı matematikte çok önemlidir.
Bize de "bunu öğrenmeniz gerekiyor" baskısı altında; sıkıcı formüllerin ve hesaplamaların arasında öğretmişlerdi pi sayısını.
Mektebim Koleji'nde ise öğrencilerin pi sayısını iyice belleklerine yerleştirebilmeleri için okul içerisinde bir şenlik düzenlenmiş.
Çocuklar yüzlerini boyayarak alınlarına ve yanaklarına pi sayısını yazmışlar.
Renkli yazılar ve balonlar hazırlamışlar.
Gönderilen fotoğraflara bakıyorum öğrencisinden öğretmenine kadar herkes mutlu.
Herkesin yüzü gülüyor...
Oysaki benim öğrencilik zamanımda derste güldüğüm zaman azar işitirdim.
Orası okuldu, eğitim yeriydi, orada mutlu olmak ayıptı.
Ancak Mektebim Koleji'nde ana amaç zaten mutlu insanlar yetiştirmek.
Aradaki farka bakar mısınız?..
Şimdi ben bu yazıyı yazdığım zaman Mektebim Koleji'nin reklamını yapıyor muyum?
Hayır yapmıyorum...
Kimin reklamı olup olmayacağı beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
Ben gazeteciyim; ve gördüğümü yazıyorum.
Mektebim Koleji'ne baktığım zaman; eğlenerek eğitim alan, gözlerinin içi ışıl ışıl parlayan mutlu öğrenciler görüyorum.