Silivrispor tarihinde ilk defa bir genel kurul, çevik kuvvet polisinin müdahalesine sahne oldu.

Ben de o tarihi anları başından sonuna kadar izleyenler arasındaydım.

Gerginlik, Ümit Kalko ve yönetim kurulunun bütçe raporlarının ibra edilmemesi üzerine başladı.

Çevik kuvvetin müdahalesine sebep olan arbede ise; Özcan Işıklar’a yakınlıklarıyla bilinen birkaç kişinin, Ümit Kalko’nun üzerine yürümesiyle başladı.

Öncelikle ibra edilmeme meselesini bir değerlendirelim.

Sevgili Silivrililer,

Olayların nasıl başladığını az çok hepiniz biliyorsunuz.

Ben, bütçe raporunun ibra edilmemesinin tamamen "siyasi amaçlı" olduğunu düşünüyorum.

Kanaatime göre bütçe; Belediye başkan adayı olacağı korkusuyla Silivri’de kök salmış olan yerel siyaset tüccarlarının uykularını kaçıran Ümit Kalko’nun yıpratılması amacıyla kasıtlı olarak ibra edilmemiştir.

Bütçenin ibra edilmemesi üzerine Ümit Kalko ve yönetim kurulundaki arkadaşları salonu terk etti.

Muhasip üye Mutlu Memiş de sitem dolu bir konuşma yaparak “beni hırsız yerine koydunuz” dedi.

Burada bazı şeylerin kastını aşmaya başladığını düşünüyorum.

Mutlu Memiş’i herkesin tanıdığı kadar ben de tanırım.

Silivrispor’da geçtiğimiz yıllarda da defalarca muhasip olarak görev yapan Mutlu Memişhırsız” (!) ise ben de organize suç örgütü lideriyim...

ÜMİT KALKO’NUN KONUŞTURULMAMASI

Başkan adayı Akgün Duru ve yönetim kurulu üye adayı Ufuk Bek, kürsüye gelerek Ümit Kalko ile ilgili oldukça sert eleştirilerde bulundu.

Salon dışında canlı yayında genel kurulu takip eden Kalko bunun üzerine tekrar salona dönerek “sataşma” olduğu gerekçesiyle eleştirilere cevap vermek istedi.

Divan Başkanı Özer Doğan, hali hazırda Silivrispor Kulübü Başkanı olan Ümit Kalko’ya söz vermedi.

Söz almakta uzunca bir süre ısrar eden ve mikrofonsuz olarak konuşmaya başlayan Kalko’yu salondaki yine Özcan Işıklar’a yakınlığı ile tanınan bazı isimler yuhalamaya başladı.

Düşünebiliyor musunuz; Silivrispor'u şampiyon yapan kulüp başkanı, konuşmak istedi diye yuhalanıyor...

Sevgili Okuyucularım,

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun; söz vermemek, konuşturmamak, eleştirilere cevap vermesini engellemek ne demektir?

Konuşmaya ve cevap vermeye çalışan bir insanın sesinin duyulmasını engellemek amacıyla gürültü çıkarmak, alkışlamak, bağırıp yuhalamak ne demektir?

Haydi, bütün bunları da geçtik; ortam iyice gerginleşince, Silivrispor Futbol Takımı’nı şampiyon yaparak 2. Lig’e çıkmasını sağlayan bir adamın sırf “eleştirilere cevap vermek istiyor” diye üzerine yürümek ne demektir?

Bu ayıp ne yazık ki Silivri tarihine geçmiştir…

Olaylar arbede noktasına gelince salon dışında hazır bekleyen çevik kuvvet polisi içeriye giriyor ve olaylar polis müdahalesiyle noktalanıyor.

Peki sadece bu kadar mı?

Hayır dahası da var…

YALANA BAK YALANA

Bir hayli sinirlenmiş durumda olan Ümit Kalko, sağduyulu birkaç Silivrili vatandaş ve arkadaşları tarafından salon dışına çıkartıldı.

Kaymakamlık tarafından kendisini korumakla görevlendirilen üç adet sivil polis memuru da kongrenin başından itibaren kendisine eşlik ettiği için bu sırada yine Kalko’nun yanından ayrılmadı.

Ancak bu bile Işıklar taraftarları tarafından ertesi gün “Ümit Kalko yaka paça salondan dışarıya atıldı” (!) şeklinde sağda solda anlatılıyor.

Vay be…

Vay anasını be…

Bu 34 yaşındaki genç adam Özcan Işıklar’ı ne kadar da korkutmuş…

KARAKAŞ VE TURAN’IN IŞIKLAR İLE İŞBİRLİĞİ

Tabi bu arada işin başka bir yönü de var.

Hatırlarsanız, sezon ortasında teknik direktör değişikliği yapıldığı zaman Ümit Kalko’nun Mektebim Okulları Genel Merkezi’ndeki çalışma ofisinde çekilen fotoğrafın arka fonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duvarda asılı duran fotoğrafı görünüyordu.

Özcan Işıklar o zaman bunu büyük bir mesele haline getirmişti.

İşte hafta sonu yaşanan olağanüstü kongre sırasında Metin Karakaş ve Hüseyin Turan’ın da Özcan Işıklar ile işbirliği yaparak; Kalko’ya karşı tavır aldığına tanık olduk.

Anlaşılan o ki; Kalko'nun AK Parti'den "Silivri Belediye Başkan Adayı olacağı" iddiası, Karakaş ve Turan'ı da çok tedirgin etmişti.

Hem de CHP ile işbirliği yapacak kadar...

Karakaş ve Turan'ın bu tutumu AK Parti içerisinde de büyük bir tepkiyle karşılandı.

Sevgili Silivrililer,

Silivri’de hangi partiden olursa olsun ne kadar siyaset tüccarı varsa birleşerek Ümit Kalko’ya karşı adeta alarm verip voltran gücünü oluşturdu.

Ve abartmadan söylüyorum:

İşte bütün bu yaşananlar Ümit Kalko’yu Silivri’de "yaşayan bir efsane" haline getirmeye başladı…