Bu yıl 52.'si düzenlenen Yoğurt Festivali, geçtiğimiz yıllara göre daha renkli geçti. Özellikle halk konserlerine çıkan sanatçıların özenle seçilmiş olması; vatandaşın da festivalden almış olduğu keyfi arttırdı. Benim gözlemime göre bu yıl herkes mutluy

Bu yıl 52.'si düzenlenen Yoğurt Festivali, geçtiğimiz yıllara göre daha renkli geçti.

Özellikle halk konserlerine çıkan sanatçıların özenle seçilmiş olması; vatandaşın da festivalden almış olduğu keyfi arttırdı.

Benim gözlemime göre bu yıl herkes mutluydu...

Bazı arkadaşlarım, festivali eleştiren yazılar yazmış.

Eğer mikroskopla kusur ararsak buluruz. Hiçbir şey dört dörtlük olamaz. Ancak bu yılki festival için ısrarla şunu söyleyebilirim ki; Silivri halkının mutlu olduğunu gözlerimle gördüm.

Şimdi buradan festivali değil ama festivale katılan bazı insanların bazı davranışlarını masaya yatırmak istiyorum.

Gazeteci Özgün Deniz arkadaşımız, festival sırasında basın masasında yaşadığı bir olayı anlatmış.

Olaya karışan kişinin kim olduğunu bilmiyorum. İstersem bir telefonla öğrenirim. Ancak tanıdık çıkar da ayıp olur diye özellikle araştırmadım.

Bu yazıyı o kişinin kimliğini bilmeden yazıyorum.

Deniz'in iddiasına göre; bir partinin ilçe yönetim kurulu üyesi, protokol sıralarında kendisine yer bulamayınca basın masasına geliyor ve Deniz'i kaldırıp O'nun yerine kendisi oturmaya çalışıyor. Deniz kendisine itiraz edince de "Ben falanca partinin yönetim kurulu üyesiyim, seni işinden attırırım" diyor.

Hössttt...

Bu arkadaş her kim ise, şimdi sizin huzurlarınızda kendisine anlayacağı dilden hitap etmek istiyorum:

Sen hiçbir gazeteciyi işinden attıramazsın ama biz seni o oturduğun sandalyeden attırmayı biliriz.

Bak arkadaş, anladığım kadarıyla sen fazla mürekkep yalamamış, okumamış, doğru dürüst kitap kapağı açmamış cahil bir adamsın.

Bir siyasi partinin ilçe yönetim kurulu üyesi olmak, gazetecilerin üzerinden sana bir üstünlük sağlamaz. Gazetecilerin protokoldeki sıralamaları ve toplumsal sosyal statü çizelgesindeki yerleri; parti ilçe yönetim kurulu üyelerinin üzerindedir.

O nedenle senin gazeteciye dayılanman; bir lokantada aşçı yamağının şef garsona dayılanmasına benzer...

Bu arada hazır yeri gelmişken; tarladan öküz başından kalkarak partilerde siyaset yapan bazı cahil arkadaşlara öncelikle adab-ı muhaşeret, arkasından da protokol ve sosyal statü hatırlatması yapmak istiyorum.

Öncelikle siz kendinizi ne zannediyorsunuz?

Arkasından siz gazetecileri ne zannediyorsunuz?

Biraz kitap okuyun ve kendinizi geliştirin.

Biz gazeteciler, işimiz gereği elimizde fotoğraf makinesi kullanıyor olabiliriz.

Ancak fotoğrafçı değiliz...

İşimiz gereği o an için protokolün dışında duruyor da olabiliriz.

Ancak biz o protokolün bir parçasıyız.

Ve protokoldeki yerimiz de siyasi parti ilçe yönetim kurulu üyelerinin üzerindedir.

Toplumdaki sosyal statümüz ise; o ütüsüz pantolon giyip doğru dürüst sakal traşı olmayı bilmeyen, oturmayı, kalkmayı, çatal ve bıçak tutmayı bile beceremeyen bazı siyasi parti ile yönetim kurulu üyelerinin tak be kat üzerindedir.

Silivri Belediyesi Kültür Merkezi'nde 2013-2014 sezonu için adab-ı muhaşeret ve görgü kuralları kursu açılmasının yararlı olacağını düşünüyorum.

Belki bazıları biraz eğitim alır ve oturmayı kalkmayı öğrenir...

Bilmem anlatabildim mi?

Ne oldum delisi olanlara duyurulur...