Sevginar marka çamaşır deterjanı...


Hande Yener
’in son çıkan albümünde beğenilen bir şarkısı var.

Söyle ona Sebastian

Ağzımı açtırmasın,

Kalbini kırdırmasın

Akşam akşam…  diye devam ediyor sözleri…

Benim çok bilmiş bazı meslektaşlarım da akılları sıra tatlı su kurnazlıklarıyla piyasaya hakim olmaya çalışıyor.
 
O nedenle “Söyle Ona Sebastian” şarkısını onlara zorla dinletip kapak olacak yazılar yazmak bana farz oldu bu sıralar…
 

Basın nedir ve ne iş yapar?

Ne yazık ki basın artık günümüzde algı yönetimleri için kullanılan bir enstrüman, bir adım daha ileri gitmek gerekirse bir silah haline geldi.

Sadece ulusal basın değil, yerel basın da yani Silivri basını da böyle oldu…

Parayı basan düdüğü çalıyor.

Yani bedelini ödeyen, kendisini veya kurumunu yerel algı operasyonları ile istediği gibi tanıtıyor.

Köşe yazan, haber ve röportaj yapan bazı arkadaşlar tarafından; hak ve adalet, daha da önemlisi gerçeklik olgusu gözetilmeden sadece parayı veren lehine tavır alınıyor.

Ne kadar köfte o kadar ekmek misali…
 

İşte hemen size taze bir örnek vereyim.

Bugünkü (30 Nisan 2015) Hürhaber gazetesinde; Sevginar Uygun, SİAD Başkanı trilyoner işadamı Hakan Kocabaş ile bir röportaj yapmış.

Ben daha önce SİAD ve Kocabaş hakkında bazı yazılar yazmıştım.

Örneğin, sanayi sitesi çalışanlarının SGK için ayırdıkları paraları uzun zamandan bu yana toplayan bir muhasebecinin, topladığı paraları SGK’ya yatırmayarak cebe atmasına rağmen, 2 ay önce yapılan genel kurulda bunların bilinmesine karşın yeniden SİAD yönetimine alınmasını eleştirmiştim.

Ama Hürhaber, somut delillerle de dört dörtlük bir şekilde desteklenen böyle bir olayı yazı konusu yapmaktansa, o muhasebeciyi yönetime alan SİAD Başkanı trilyoner işadamı Hakan Kocabaş’ı göklere çıkartan, adeta sevgi pıtırcığı gibi gösteren bir köşe yazısı ve röportaj hazırlamayı tercih ediyor.

Röportaj sırasında paraların iç edilmesi olayından hiç bahsedilmiyor ve bu konuda soru sorulmuyor...

Üstelik dolandırılan kurumun başındaki yönetici, röportajı yapan gazetecinin öz be öz dayısı olmasına rağmen…

Ne de olsa işin içerisine para ve menfaat girince insanın gözü akrabasını bile görmüyor…

Trilyoner işadamı Hakan Kocabaş bile sevgi pıtırcığı olabiliyor…

Gaddar işadamları da ahu kadar güzel birer iyilik meleği…
 

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki;

Sevginar gazetecilik yapmıyor…

Sevginar, Hürhaber’i kullanarak para kazandığı kişilere halkla ilişkiler ve imaj hizmeti veriyor.

Yazıyor, çiziyor, allıyor, pulluyor; boyayıp süsleyerek topluma sunmaya çalışıyor.

Ha diğer taraftan bizim Küçük Emrah rolüne soyunan boynu bükük (tatlı su kurnazı) Efendi Yusuf’a da, 
Büyük Patron’un talimatı doğrultusunda ucundan kıyısından bu işleri öğretmeye çalışıyor.
 

Verilmek istenen mesaj ne biliyor musunuz?

Hürhaber’le anlaşırsanız Silivri’de olumlu bir imaj kazanırsınız.

Ben de diyorum ki;

Sakın ha denemeyin pişman olursunuz…

Bütün basını karşınıza alırsınız.

Silivri’de sadece Hürhaber yok…

Eğer ki Hürhaber’den medet umup, Silivri basınını sadece Hürhaber’den ibaret sanıp; Hürhaber’e ayrıcalık yapmaya kalkan olursa…

Ne olur biliyor musunuz?

Söyle ona Sebastian şarkısını söylemek zorunda kalır…
 
 

Acemi dernek yöneticisi Hakan Kocabaş gidip Hürhaber’den medet ummuş…

Gülerim sana Hakan Bey gülerim…

Hem de kahkahalarla gülerim…

Hürhaber, senin ruhsatsız fabrikalarına ruhsat alamaz…

Hürhaber, senin kaçak işçilerini gözlerden kaybedemez…

Hürhaber senin “Silivri’ye sendika sokmam” anlayışını gizleyemez…

Hürhaber, senin yönetim kurulu üyenin hortumladığı garibanlara ait paraları saklayamaz, üzerini örtemez…

Peki ne yapar?

Sadece  birkaç kelime oyunu kullanarak “sevgi kazanacak iyilik kazanacak” diye psikolojik algı oyunu yapmaya kalkar.

Seni sevgi pıtırcığı gibi göstermeye çalışır…

Para aldığına iyi der, almadığını tu kaka yapar…

Rahmetli İlhan Uygun’dan miras kalan taktikler bunlar…

Bu bayatlamış taktiklerin modası hala geçmedi mi?

Ha Sebastian?

Pardon Hakan Bey olacaktı…

Sevgi pıtırcığı Hakan Kocabaş…
 

Cem falancanın kirli çamaşırlarını ortalığa seriyormuş Sevginar’a gidelim de yıkayıp paklasın…

Alo vardı…

Omo vardı…

Bingo vardı…

Şimdi de “Sevginar” marka çamaşır deterjanı çıktı…

İyilik kazanacak, sevgi kazanacak” diye bu iki sihirli kelimeyi malzeme olarak kullanan bir yazı yazıverir; müşterisine hizmeti tamamlamış olur.

Ama olmuyor işte…

Silivri artık o eski Silivri değil…

Sadece Hürhaber’le mümkünatı yok olmuyor…

Sevginar çamaşır makinesinin düğmesine basınca; diğer gazeteciler de “Söyle Ona Sebastian” şarkısını son ses açıveriyor…
 
Ne güzel de söylüyor Hande Yener

Söyle ona Sebastian,

Ağzımı açtırmasın,

Kalbini kırdırmasın

Akşam akşam…