Genel seçimler açısından Türkiye’nin içerisinde bulunduğu tablo çeşitli ortamlarda yorum konusu yapılacaktır elbette.

Ancak ben burada supersilivri.com’un yayıncılık geleneğini bozmayarak Silivri’deki sonuçları yine Silivri’deki dengeler açısından yorumlamak istiyorum.

Oy oranlarına göre gidelim ve ilk önce CHP’den başlayalım…
 
CHP’nin Silivri’de belirli bir potansiyeli var. Dolayısıyla parti yönetimi için bu potansiyelin üzerine çıkabilmek başarı sayılmalıdır.

Özcan Işıklar ve çiçeği burnunda İlçe Başkanı Suna Göçengil; birlik ve beraberlik içerisinde yapılan ekip çalışması ile bu potansiyelin üzerine çıkabildiklerini ispatladılar.

Parti içerisinden brütüsvari darbeler gelmediği sürece CHP’nin Silivri’ye iyi bir yol çizgisi içerisinde gittiği çok bariz bir şekilde ortadadır.

Ne AK Parti’nin ne de diğer siyasi rakiplerin Silivri’de CHP’ye başarısızlık yaşatma ihtimali olmamasına rağmen en büyük tehtidin parti içerisinde bulunduğunu ve bu tehtidin adının da Selami Değirmeni olduğunu düşünüyorum.

Çünkü Değirmenci’nin “ben yoksam parti de olamayacak” şeklindeki narsistvari siyasi anlayışı ve dizginleyemediği hırsı CHP için en büyük tehdit olarak kalmaya devam etmektedir.

Partinin başarısı için kendi siyasi hırslarından fedakarlık yapmak, yeni ve genç kuşakların başarısı için çalışmak ve onlara siyasi ağabeylik yapmak Değirmenci’nin kitabında yazmayan ve bulunmayan satırlardır.

Yeni fikirler ortaya atamayan, siyasi analizler yapamayan, proje üretemeyen, genel kültürü günümüz siyaset anlayışına ayak uyduramayan Selami Değirmenci, mutlaka ama mutlaka önümüzdeki günlerde tek siyasi gıdası olan polemik ve kavgalara can simidi gibi sarılacak ve kendi partisi içerisinde birilerine çamur atmadan duramayacaktır.
 
AK Parti açısından Dilek Demiral ve ekibi değerlendirecek olursak; her şey bir kenara, Demiral ve ekibinin iyi niyetini asla inkâr edemeyiz.

Partinin Türkiye genelinde yaşadığı çöküşün Silivri’ye yansımaması imkânsızdı.

Kaldı ki CHP’li bir belediyesi olan ve yıllardan bu yana “CHP’nin kalesi” olarak bilinen bir ilçede alınan %32’lik sonuç hem Demiral hem de AK Parti açısından başarıdır.

AK Parti Silivri İlçe Teşkilatı, 5 yıllık belediye geçmişinden sonra anormal derecede zenginleşen ve geçmişte insanların üzerine it kopuk göndererek saldırılar organize ettiren ilçe başkanı gördü.

AK Parti yöneticileri, seçim sonuçlarının bahane edilerek ilçe yönetiminin bir takım çıkar çevreleri tarafından ele geçirilmesine müsaade etmemelidir diye düşünüyorum.


MHP açısından değişen fazla bir şey olmadı…

Şenol Türkyılmaz ve ekibinin Silivri MHP’de “vasatı korumanın” dışında getireceği hiçbir artı değer kalmadığı artık iyice görülmektedir.

Türkyılmaz’ın partiyi yıllardır ayakta tutabilmek için verdiği emekler göz ardı edilemez belki ancak bir siyasi partinin ana hedefinin de “vasatı korumak” veya sadece ayakta kalmak olması düşünülemez.

Silivri MHP’nin artık taze bir kana ve yeni bir heyecana ihtiyacı vardır.
 
 
HDP Silivri İlçe Örgütü için ne yazabilirim ne söyleyebilirim diye düşünüyorum.

Dünyalarımız o kadar farklı ki…

Bir gazeteci olarak kendilerini tam anlamıyla mercek altına alarak “gazetecilik standartları” açısından inceleyebilmem mümkün değil.

Partideki herkesin bir görevi vardı ve bu seçimlerde kendileri açısından görevlerini yerine getirdiler. 
Aldıkları %9’luk oy oranı tahminlerin altında veya üzerinde bir oran değil…
 

Yukarıdaki değerlendirmeleri Silivri açısından bir sonuca bağlamak gerekirse; siyasi partiler içerisinde sadece AK Parti'de bir takım ayak oyunları devreye girerek denge değişiklikleri yaşanabilir diye düşünüyorum.

Eğer ki bir mucize olur da AK Parti yeniden hükûmet kurabilirse; malum mihraklar ilçenin gücünün ele geçirebilmek için Dilek Demiral’ın ayağını kaydırmaya çalışacaktır.

Yok eğer AK Parti hükûmet dışı kalarak hızlı bir çöküşün içerisine girerse; Demiral’ı da bu saatten sonra hiç kimse rahatsız etmez diye düşünüyorum.

Aynı Şenol Türkyılmaz gibi ölene kadar ilçe başkanı olarak kalır…

 
CHP’de birkaç güne kadar Selami Değirmenci yine bağırıp çağırmaya başlayacaktır.

Ancak her geçen gün daha fazla insan kaybeden Değirmenci’nin bu bağırıp çağırmaları ne kadar ciddiye alınır onu da önümüzdeki günlerde izleyip göreceğiz…