Silivri Devlet Hastanesi bünyesinde yakın zaman içerisinde anjiyo ve koroner yoğun bakım ünitesi kurulmasına karar verildi.
Bunun ne kadar önemli ve hayat kurtarıcı bir hizmet olduğunu vurgulamak istiyorum.
Kalp krizi ile ilk tanıştığımda 12 yaşındaydım.
Bir gün babam göğüs ağrısıyla eve geldi. Salonda uzandı. Kendini iyi hissetmediği belliydi. 1980li yılların ortalarından bahsediyorum. O dönemde Silivride çok fazla doktor yoktu. Devlet Hastanesi ise daha birkaç yıl önce dispanserden hastaneye çevrilmişti.
O yılların tanınan doktorlarından (şimdi rahmetli oldu) Niyazi Bey eve geldi. Babamı muayene etti ve ..abi hiçbir şeyin yok. Sakın telaş etme, üşütmüşsün, çek battaniyeni sabaha kadar uyu dinlen.. dedi.
Ancak babamın içi rahat etmedi. Tabi ben daha 12 yaşındayım, babamın nesi var, hastalığı ağır mı, değil mi çok fazla anlayamıyorum. Ancak kendindeydi ve bizimle normal bir şekilde konuşabiliyordu.
Daha sonra babamın ısrarları üzerine eniştem (Hilmi Bozkurt) dönemin Devlet Hastanesi Başhekimi olan Uzm. Dr. Behçet Güneşi getirdi. Behçet Bey beraberinde el çantası büyüklüğünde bir aygıtla birlikte gelmişti. Hayatında ilk defa kalp elektrosu (elektrokardiyografi) denilen aygıtı görüyordum. Bir takım aparatları babamın göğsüne taktılar. Bir kabloyu da banyoya kadar uzatıp (topraklama yapması için) musluğa bağladılar.
10 dakika kadar sonra Behçet Bey annem ve enişteme ..hastamız ağır bir kalp krizi geçiriyor. Hemen İstanbula götürüp Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırmamız gerekiyor. Fazla telaş yapıp hastayı korkutmayın, iyi huylu bir kalp krizi olduğu için şimdiye kadar dayanabilmiş.. dediğini hatırlıyorum.
Ambulansla babamı İstanbula götürdüler
Evde rahatsızlanmaya başladıktan hastaneye yatışına kadar abartmadan söylüyorum en az 5 saat geçmişti
Babam 15 gün hastanede yattıktan sonra iyileşerek taburcu oldu ve normal hayatına devam etti.
Aradan 16 yıl geçtikten sonra bir gün doktorlar tarafından kalp yetmezliği teşhisi konuldu ve teşhisten yaklaşık bir yıl sonra da kaybettik
Tabi o günlerden bugüne kadar geçen süre içerisinde okuyup araştırdıkça, genel kültürümü arttırdıkça bu sağlık serüveninin nasıl geliştiğini daha detaylı bir şekilde anlayabiliyorum.
Evet, kalp krizleri; basit bir şekilde tarif etmek gerekirse iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kötü huylu olanlar ne yazık ki anında ölüme sebebiyet verirken, iyi huylu olanlar zamanında tedavisi yapılması durumunda hayati tehlikeyi ortadan kaldırabiliyor.
Ancak iyi huylu kalp krizlerinde, müdahale edilmeyen her dakika kalp üzerinde kalıcı doku hasarına sebebiyet veriyor.
İşte babama o dönemdeki imkansızlık sebebiyle en az 5 saat geç müdahale edilmiş olması kalbi üzerindeki bazı dokuların ölmesine ve hayatının geri kalan dönemini daha zayıf bir kalple sürdürmesine yol açmış. Bu zayıf kalp de zaman içerisinde iyice zorlanarak kalp yetmezliği adını verdiğimiz kalbin zorlanması sonucu büyümesine, büyüdükçe daha da zorlanmasına ve kısır döngüye girerek hayatın sonlanmasına sebep olmuş. ..
Bugün itibarıyla baktığımız zaman 2015 yılının Ocak ayındayız...
Kalp krizi vakasıyla karşılaştığımız aman en yakın tam teşekkülü tedavi ünitesi Özel Beylikdüzü Kolan Hastanesinde olduğu için hastaları Beylükdüzüne naklediyoruz.
Tabi hastanın teşhis konulup Beylikdüzüne sevk edilmesi kararı verilene kadar geçen süreyi saymazsak; bu trafik yoğunluğunda nakledilmesi ortalama ekstradan 1 saat kadar zaman alıyor.
Oysaki Silivride böyle bir tedavi ünitesi olması demek; kalp krizi vakalarında hayat kurtarıcı müdahalenin ortalama 15 dakika ile en fazla yarım saat arasında yapılması anlamını taşıyor.
Bu kadar kısa sürede yapılan müdahale sonucunda; iyi huylu kalp krizi geçiren bir hastayı sanki hiç kalp krizi geçirmemiş gibi sıfır doku hasarı ile 3 gün sonra işinin başında görebilmek mümkün
Sevgili Silivrililer,
Bazı özel hastanelerde koroner yoğun bakım servisimiz mevcuttur gibi tanıtımlara rastlıyoruz.
Lütfen inanmayın
Bu sadece bir kelime oyunundan ibaret
Anjiyo (anjiyografi - anjiyoplasti) ünitesi olmadan sadece koroner yoğun bakımın bulunması kalp krizlerinde hayat kurtarıcı tedaviyi tam randımanlı olarak sağlayamıyor.
Kalp krizi teşhisi konulur konulmaz anjiyo ile tıkanan damarı tespit etmek ve o pıhtıyı bir dakika içerisinde hızla giderebilmek mümkün.
İşte o bir dakikanın ardından hastamızın hayatı kurtuluyor
Anjiyo yapılmadan ilaçla pıhtının eritilmeye çalışılması durumunda ise bu süreç 3 gün kadar sürebiliyor. Ve bu zaman dilimi içerisinde kalpte ciddi hücre ve doku ölümleri gerçekleşiyor.
Şimdiye kadar Silivrideki hiçbir hastanede anjiyo ünitesinin bulunmaması, kalp krizleri sırasında mecburen en yakın hastane olarak Beylikdüzüne gitmek zorunda kalmamız, bazı hastaları kaybetmemize, bazı hastaların kalbinde ise geri dönüşü olmayan doku kayıplarına sebep oluyordu.
Ve dün haberini yayımladığımız gibi; Silivri Devlet Hastanesi yöneticisi Dr. Sadık Balcı tarafından verilen anjiyo ünitesi müjdesi
Bana göre bu iş şimdiye kadar Silivriye yapılan en büyük hizmettir.
Haziran gibi hizmete girmesi planlanan anjiyo ünitesiyle birlikte Silivride yaşayan çok fazla insanımızın adeta ölümün kıyısından döneceğini söyleyebilirim.
Özcan Işıkların da bu konuda perde arkasından çok fazla gayret verdiğini biliyorum
Evet, CHPli bir belediye başkanının bu konuda nasıl sözü geçer? Sağlık Bakanlığı AKP Hükûmetine bağlı değil mi?" diye soracaksınız.
Işıkların, bu hizmetin gündeme alınması için iktidar-muhalefet demeden çok fazla çaba sarf ettiğinin en yakın tanıklarından biriyim.
Elbette bu fırsatı kaçırmak istemeyen AK Partililer "biz yaptık" diye davul çalacak...
Ancak işin doğrusunu buradan hatırlatmak benim için bir vicdan borcudur diye düşünüyorum.
Teşekkürler Özcan Işıklar
Hayat kurtaran bu hizmete katkılarından dolayı binlerce kere, milyonlarca kere teşekkürler...