Aslında mesleğin en çömezlerinden biridir. 4 sene önce gazetecilik demeyeyim ama meslek çıraklığına ilk başladığında üstü başı dökülüyordu. Değişim Gazetesi'nde çıraklığa adım attığında, gazetenin muhabirleri kendisini kafaya alıp "bugün cemre düşecek git
Aslında mesleğin en çömezlerinden biridir. 4 sene önce gazetecilik demeyeyim ama meslek çıraklığına ilk başladığında üstü başı dökülüyordu. Değişim Gazetesi'nde çıraklığa adım attığında, gazetenin muhabirleri kendisini kafaya alıp "bugün cemre düşecek git fotoğrafını çek" diye sahile göndermişti. O da sahile gidip saatlerce cemre düşsün de fotoğrafını çekeyim diye beklemişti.
Safım benim...
Buradan anlayın işte ne kadar kültürlü olduğunu...
O dönem belediyenin bir yemeğinde Hüseyin Turan kendisini dansa kaldırdı diye ağzı kulaklarına varmıştı.
2009 seçimlerinde harıl harıl AK Parti'yi destekledi. Hüseyin Turan belediye başkanlığını kaybetti diye oturup hüngür hüngür ağladığını görenler var.
Özcan Işıklar insanlara sahip çıkmayı sever. Bütün bunlara rağmen kendisine acıyarak Silivri Belediyesi'nde iş verdi. Daha 2 gün önce Hüseyin Turan için oturup ağladığını unuttu ve koştura koştura belediyeye gitti. Koşarken delik ayakkabıları arkasına çarpıyordu...
Abartmıyorum, gerçekten de böyleydi...
Belediyede üç kuruş maaşa kavuşunca allıklar, rujlar, rimeller alıp süslenip püslenmeye başladı. Aynı köyden indim şehire gibi... Daha iki ay geçmeden hindi gibi kabarır oldu.
Şiştikçe şişti ve genişledi...
Şimdi ben bunları niçin yazıyorum?
Kızın şişmesinden ve genişlemesinden bana ne?
Sevgili Okuyucularım,
Sizlerin oturduğunuz yerden göremediğiniz bazı şeyleri biz işimiz gereği daha yakından görebiliyoruz.
Önceki gün yaşadığımız bir olaydan sonra bu yazıyı da yazmak farz oldu.
Eşşeği fazla tımar ederseniz kendisini at zannedermiş.
Silivri Belediyesi'nin basından sorumlu personeli Melis kızımız da kendisini bir halt zannetmeye başladı.
Silivri Belediyesi'ne bağlı Engelli ve Yaşlı Koordinasyon Merkezi'ni bilirsiniz. Engelli, hasta ve yaşlı vatandaşlara ücretsiz olarak hizmet veren bu merkeze kısaca EYKOM deniyor.
Bu merkez, Özcan Işıklar'ın iftihar projesidir...
Belki gidip görenleriniz vardır; küçük ama sıcak, adeta aile gibi bir yerdir burası. Personeli de güler yüzlü ve çalışkan insanlardan oluşur.
Geçtiğimiz haftalarda engelli küçük çocukları mutlu etmek için toplu bir doğum günü partisi düzenlendi. Ben de bunu öğrendim ve gidip fotoğraf çekerek haber yaptım.
Yine geçtiğimiz hafta Çanta'da EYKOM'a bağlı yaşlı bakımevinde kalan kimsesiz yaşlılara moral olması açısından yeni yıl partisi düzenlendi. Onu da öğrendim ve aynı şekilde gidip fotoğraf çekerek haber yaptım.
Her ne hikmetse Melis kızımız, EYKOM'un çalışmalarından hiç haz etmiyor. Görevi olmasına rağmen, EYKOM'un tanıtımına zorunlu kalmadıkça katkıda bulunmuyor. Ancak bu iki etkinliği ben öğrenip haber yapınca kendisi de belediye kaynaklı basın bülteni hazırlayarak gazetelere göndermek zorunda kaldı.
İşte bu mecburiyet, sonradan görme kızımızı rahatsız etmiş...
EYKOM personeline, benim bu çalışmaları nasıl ve kimden öğrendiğimi sormuş. Hem de adeta hesap sorar bir edayla...
Sevgili Okuyucularım,
Şimdi izninizi alarak bu ne oldum delisi ukalaya biraz kendisini hatırlatmak istiyorum.
Bak sonradan görme kızım,
Doğru dürüst bir makama ve mevkiye gelmeden sadece belediyede çalıştığı için şımaranı da ilk defa sende görüyorum.
Belediyenin herhangi bir biriminde çalışan insanlara hesap sormak senin haddine mi?
Sen kimsin?
Nesin?
Senin görev tanımın, sıfatın, titrin nedir?.
Müdür değilsin, şef değilsin, amir değilsin...
Sıkıysa beni arayıp sorsaydın da alacağın cevaptan sonra suratın Değirmenköy domatesine dönerdi...
EYKOM'da hasta, yaşlı ve gariban insanlara Allah rızası için hizmet veriliyor. Bu merkez seni niçin bu kadar rahatsız ediyor?
Belediye içerisinde yapmadığın kapris, ukalalık, terbiyesizlik ve saygısızlık kalmadı.
Bütün birimler senden yaka silkiyor...
Bütün birimler senden illallah ediyor...
Şımarıklık sende, ukalalık sende, belediye personelini "seninle uğraşacağım" diye tehdit etmek sende...
Başkan bir görev veriyor; işine gelirse yapıyor, işine gelmezse yapmıyor. Başkan yardımcısı bir görev veriyor; işine gelirse yapıyor, işine gelmezse yapmıyor...
Zaten bağlı bulunduğu müdürünü hiç dinlemiyor...
Adeta katır inadı...
Başkan senin bütün beceriksizliğine rağmen orada çalışmana izin veriyorsa; bu başarılı olduğun için değil, sana acıdığı içindir.
Bunu da sakın aklından çıkarma...
Kendine gel ve haddini bil...
Bir daha da sakın benim adımı destursuz ağzına almaya kalkma...