Silivri'de faaliyet gösteren Yelkenci Tekstil, bir gurup işçiyi işten çıkartttı. İşçiler sendikaya üye oldukları için işten çıkartıldıklarını iddia ediyor.
İşçiler "verilen işleri kasıtlı olarak yapmama" sebebine dayanan kod-49 ile işten çıkarıldıkları için ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, işsizlik maaşı gibi haklarını alamıyor.
Tekstil fabrikası önünde direnişe geçen işçiler, haftalardır işe iade edilmeyi ve sendikal haklarının tanınmasını talep ediyor.
"İSTEĞİMİZ İNSANCA YAŞAMAK, İNSANCA ÇALIŞMAK"
İşten çıkartılan ve direnişe geçen işçiler, HAK-İŞ'e bağlı Öz İplik İş İstanbul Şube Başkanı Bayram Önal; "52 günden beri burada direnişteyiz. Bizler, Anayasa'nın 51. maddesi uyarınca ‘çalışanlar, önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptirler.” Emredici hakka sahibiz. Bu Anayasal hüküm herkesi bağlar. Gelin görün ki işverenler anayasaya karşı bir tutum alıyorlar. Biz yasalara göre kurulmuş ve iş kolunuzda yetkili bir sendikayız. Anayasal bir hakkın kullanımından daha doğal ne olabilir? Ama öyle olmuyor. Sendika adı anan işçiler en olmadık, yalan ve iftiralarla onur kırıcı sebepler uydurup işçileri acımazsızca kapının önüne koyuyorlar. Mesala, Yelkenci Tekstil'de çalışan işçilere mobbing uygulama, maaşların bir kısmını elden ödenmesi ve haklarının karşılanmaması, çocuklu kadınların kreş ihtiyaçları yasaların ve iş güveliği normlarına uymuyor. Makine aralarında çocuklar geziniyor. Sosyal haklar nerdeyse hiç yok, fazla mesai haklarına el konuyor. Oysa yasalar işçi işveren hukukunu düzenlemiş. Karşılıklı çıkarları gözetmek için sendikal örgütlülüğü anayasal güvenceye almış. Biz bunların hiçbirinde yararlanamıyoruz. Ayrıca Yelkenci Tekstil bir çok uluslararası markalara fason tekstil ürünü dikiyor. Uluslararası markaların sözleşme standartlarında uymuyor. Bu standartlardan biri de sendikal haklardır. Sonuç itibarıyla işçiler sendikaya üye olmaları halinde ve sendikal mücadeleleri nedeniyle işten atıldılar. İçeride bir çok keyfi uygulama var. Yine istedikleri gibi ücret taktir ediyorlar.
"Bizim isteğimiz sadece insanca yaşamak için anayasal hakkımızı kullanmak” diyen Önal, taleplerini şöyle aktardı:
"Sendika kabul edilsin ve toplu iş sözleşmesi yapılsın. Usulsüzlüklerin önüne geçilsin, baskı ve mobbing son bulsun, kimseye hakaret ve tacizde bulunulmasın, yemekler düzeltilsin. İçerde 90 günden bile daha fazla yıllık izini olan arkadaşlarımız var ama bu izinleri bile kullandırmıyorlar. Bizim isteğimiz insanca çalışmak ve insanca yaşamak."
"TUVALETE GİTTİĞİMİZ ZAMAN BİLE GÖZ HAPSİ"
Benzer sorunlar nedeniyle sendikaya üye olduğunu ve sendikal faaliyet yürüttüğünü ifade eden Gülşah Eroğlu, "Tuvalete gittiğimiz zaman bile göz hapsindeyiz, bizi tuvaletten bile çağırdıkları oluyor. Eğer ustaya yakın değilsen seni düşük maaşla çalıştırıyorlar. Biz sadece hakkımızı istiyoruz" dedi.
Sendika üyeliğinin anayasal bir hak olduğunu vurgulayan Eroğlu, "Sendikaya üye olduğumuz için bizi Kod-49 ile tazminatsız işten çıkarttılar" dedi. "Verilen işleri kasıtlı olarak yapmama" iddiasıyla işten çıkartıldığını hatırlatan Eroğlu, sendika üyeliği öncesinde böyle bir konunun gündeme gelmediğini vurguladı.
HERKESİ DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Öz İplik İş İstanbul Şube Başkanı Bayram Önal, “Tüm işçileri, emekten yana olan duyarlı tüm yurttaşları, demokratik laik sosyal ve hukukun üstünlüğü ilkesini savunan herkesi dayanışmaya çağırıyoruz. Bu gün bizim anayasal haklarımız yok sayılırsa, yarın herkesin başına her şey gelebilir.” şeklinde konuştu.