Sevgili Silivrililer, Türkiye olağanüstü günler yaşıyor. Ve ben bugün ilk defa kendime ait köşede bir başkasının yazısını yayımlıyorum. Yeni Mesaj Gazetesi yazarlarından Recep Bahar tarafından kaleme alınan bu yazıyı lütfen sonuna kadar okuyun.    

Sevgili Silivrililer,

Türkiye olağanüstü günler yaşıyor.

Ve ben bugün ilk defa kendime ait köşede bir başkasının yazısını yayımlıyorum.

Yeni Mesaj Gazetesi yazarlarından Recep Bahar tarafından kaleme alınan bu yazıyı lütfen sonuna kadar okuyun.

 

 

SEVR'İN TAMAMI HAYATA GEÇİYOR!

İmralı süreciyle ve Apo’nun Nevruz mesajıyla birlikte İngiltere ile Fransa’nın 1920 yılında Osmanlı Devletine dayattığı Sevr Anlaşmasının neredeyse tüm maddeleri ya hayata geçti, ya da yakında hayata geçecek bir vaziyet arzediyor.

ABD’nin Şubat 2004’te hayata geçirdiği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kasırgası, Arap Baharıyla alt üst ettiği Ortadoğu coğrafyasından sonra şiddetini arttırarak Türkiye’ye ulaştı. ABD Başkanı Obama’nın Nisan 2009’da TBMM’de yaptığı konuşmayla start verdiği ‘demokratik açılım’ süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan ABD’nin tanımadığı Lozan Anlaşması’nın çökmesiyle sonuçlandı. 

Nitekim dün AKP Hükümeti yanlısı Milat gazetesi, “Lozan Çöktü” diyerek, yeni sürecin ne anlama geldiğini açığa vurdu. PKK’nın Kürtçe yayınlanan gazetesi Azadiya Welat da (Özgür Ülke) Öcalan ve bir PKK yöneticisinin fotoğraflarına yer vererek, “Manifestoya Azadiya - Özgürlük Bildirgesi” manşetini attı. Bunun anlamı şu: Elveda üniter Türkiye, hoş geldin Sevr ya da bölünmüş Türkiye. 

LOZAN YERİNE SEVR! 

Sevr Anlaşması, 1. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükümeti arasında 10 Ağustos 1920’de Fransa’nın başkenti Paris’in 3 km batısındaki Sevr banliyösünde imzalanmıştı. 

Anlaşmanın 62. ile 63. ve 64. maddeleri adeta bugünkü süreci anlatıyor. Bu maddelerde özetle İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyonun Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kurması, bir yıl sonra Kürtlerin dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilmesini öngörüyordu. 

Sevr’in yakın geleceğimizi ilgilendiren ürkütücü başka maddeleri de var. Malum 2015 yılı Ermeni iddialarının 100. yıldönümü. Başkan Obama, 2009 yılında TBMM’de irat ettiği konuşmasında Ermeni açılımını da Erdoğan hükümetine salık vermişti. O açılım süreci Ermenistan Anayasa Mahkemesinin devreye girmesiyle sekteye uğradı. 

Şimdi Sevr süreci iyice hortlamışken, Ermeni Meselesini ısıtmanın da tam zamanı. Nitekim Sevr Anlaşması’nın 88-93 arasındaki 6 maddesi Osmanlı Devletinin Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanımasını öngörüyor. Öyle bugünkü Ermenistan değil bu! 

Anlaşmada Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı’nın belirleyeceğine özellikle işaret ediliyor. Dönemin Başkan Wilson, 22 Kasım 1920’de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan’a vermişti. Bakalım Obama hangi illeri takdir eder!

ONLAR VE ERDOĞAN

Sevr Anlaşmasını Osmanlı devleti adına Rıza Tevfik ve Damat Ferid Paşa imzalamıştı. Demokratik Açılım ve İmralı sürecini ise Başbakan Erdoğan başlattı. Nasıl ki Gorbaçov, Sovyetler Birliği’ni yıkıma götürüp dağıtarak Batıda kahraman ilan edildi, benzer bir sürecin Türkiye’de de Erdoğan’ın eliyle hayata geçmesi güçlü bir ihtimal dahilinde. 

ORDU TASFİYE EDİLDİ

Sevr Anlaşması Türk donanmasının tasfiye edilmesini öngörüyordu. Ergenekon süreciyle bu yaşandı. Donanma komutansız kaldı. Dahası Sevr, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri kuvvetinin Jandarma dahil 50.700 kişiyle sınırlı olmasını ve ağır silahları bulunmamasını şart koşuyordu. Türk ordusu profesyonel askerlik adı altında küçültülüyor, dahası elimizdeki ağır silahların yüzde 90’ı ABD menşeli olduğu için “varlığıyla yokluğu arasında” bir fark bulunmuyor. 

AKP iktidarı Vakıflar Kanunu ile Sevr’in azınlıklarla ilgili maddelerini (104. maddeden 151. maddeye kadar) hayata geçirmişti. Buna göre, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest. Gayrimüslimlerin malları da iade edildi. 

Sevr uyarınca Osmanlı Devleti, “Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek”ti. Nitekim AKP döneminde pek de hak iddia etmiyoruz. Dahası Ege’deki Eşek ve Bulamaç adalarının Yunanistan tarafından işgaline AKP hükümeti göz yumdu. 

Sevr Anlaşmasının 269 ile 414. madde arasında yer alan maddeler “Ticaret ve Özel Hukuk” ile ilgiliydi. Buna göre, Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Batılı Güçler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Batılı devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecekti. 

2001 yılından bu yana hayata geçen başta Tahkim Yasası olmak üzere uygulamalara ne kadar da benziyor! Sevr’in hayata geçmeyen maddeleri de var. Mesela İzmir’i Yunanlılara bırakıyordu. Şimdilik İzmir bizde!

Recep Bahar / Yeni Mesaj Gazetesi

 

Evet, Recep Bahar'ın popülizm fırtınası ve psikolojik taarruz sayesinde fark edilemeyen çok şeye dikkat çeken yazısını okudunuz.

Şimdi soruyorum size Sevgili Silivrililer,

İçinizde hala göğsünü gere gere AK Parti'ye oy verebilecek olan var mı?