Silivri Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda hafta başında bir olay yaşandı. 3-C sınıfı öğretmeni Cem Özgen Kolay, aynı sınıfta öğrenci olan 9 yaşındaki E.M.'yi döverek kulağını morarttı. Çocuğun annesi Türkan Metin da Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro
Silivri Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda hafta başında bir olay yaşandı.
3-C sınıfı öğretmeni Cem Özgen Kolay, aynı sınıfta öğrenci olan 9 yaşındaki E.M.'yi döverek kulağını morarttı.
Çocuğun annesi Türkan Metin da Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği'ne giderek öğretmenden şikayetçi oldu.
Polisler hemen görevleri gereğince Nöbetçi Savcı ile irtibata geçerek adli işlem başlattı. Dayak yediği iddia edilen çocuk Silivri Necmi Ayanoğlu Devlet Hastanesi'ne gönderildi. Burada yapılan fiziki muayenede çocuğun kulağındaki morartı hekim tarafından tespit edilerek tutanağa geçirildi.
Olay yerel basına yansıdı...
Peki polis aracılığıyla savcılığa şikayet edilen öğretmen Cem Özgen Kolay ne yaptı dersiniz?
Üzüldü mü?
Pişman mı oldu?
Çocuğu öperek özür mü diledi?
Sevgiyle yaklaşarak gönüllerini mi almaya çalıştı?
Ne gezer...
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz sevgili öğretmenimiz, hemen ertesi gün olayda adı geçen öğrenciyi ve aynı sınıfta eğitim gören ikiz kardeşini dışarı çıkarttıktan sonra öğrencilerine hitaben bir konuşma yapıyor.
Ve bu konuşmadan sonra sınıf arkadaşları, E.M. ve ikiz kardeşi E.M.'nin üzerine saldırmaya başlıyor.
Evet, küçücük, 9 yaşındaki çocuklar yapıyor bunu.
Dahası, içeride her ne söylendi ise, o çocuklar öyle bir etkilenmişler ki; 9 yaşındaki kız öğrenciler, E.M.'nin annesi Türkan Metin'in yanına gidip "öğretmenimiz sizin yüzünüzden hapse girecek" diye bağırmaya başlıyor.
Düşünebiliyor musunuz; küçücük çocuklara nasıl bir konuşma yapılmış ki o çocuklar bu kadar tahrik edilmiş...
Buradan çok net bir şekilde anlaşılıyor ki; sınıf öğretmeni Cem Özgen Kolay, almış olduğu pedegojik formasyon adı verilen çocuk psikojisi eğitimini kullanarak; tanık sıfatı ile ifadelerinin alınması muhtemel olan bu çocukları, olayla ilgili olarak farklı ifade vermeleri için duygusal olarak etkilemiş.
Dahası, o çocuklara, olayın mağduru olan sınıf arkadaşlarını adeta düşman olarak görecekleri bir konuşma yapılmış.
Biraz daha araştırınca öğretmenin sınıfta bulunan 9 yaşındaki çocuklara, "...arkadaşınızın ailesi beni şikayet etmiş. Şimdi eğer siz, okula gelecek olan müfettişlere benim arkadaşınıza vurduğumu söylerseniz benim ellerime kelepçe takıp hapse atacaklar. Siz de öğretmensiz kalacaksınız. Eğer -öğretmenimiz arkadaşımıza vurdu- derseniz siz de suçlu olacaksınız. (Korkutmaya bakar mısınız) O nedenle -öğretmenim arkadaşımıza vurmadı, böyle bir şey görmedik- diyeceksiniz" dediğini öğreniyoruz.
Sevgili Silivrililer,
Bu davranışın eğitimdeki adı; çocukların istismar edilmesidir...
Bu davranışın adli ve idari hukuktaki adı; delillerin karartılmasıdır...
Devam ediyorum, çünkü yapılanlar sadece bu kadar da değil...
Bazı öğrenci velilerinin okula gelerek, öğretmenden şikayetçi olan veliye, yani Türkan Metin'e "sizin yüzünüzden okulumuzun adı çıkıyor" şeklinde bağırarak baskı yaptıklarını duyuyorum.
Duymakla da kalmıyorum, hiç üşenmeyip okula bizzat giderek buna tanık oluyorum.
Neymiş efendim, güya veliler medyadan olayı okuyunca öğretmenleri haksızlığa uğramasın ve okulun adı kötüye çıkmasın diye kendi kendilerine okula gelerek konu hakkında bilgi sahibi olmak istemiş.
Ben salaktım ya yedim...
Bunu da araştırınca; kendi çocuklarının daha iyi şartlarda korunup kollanması için okul idaresi ve öğretmenlerle iyi geçinmek isteyen ve onların her yaptıklarına alkış tutmayı alışkanlık haline getirmiş (malesef böyleleri çok var) bazı velilerin telefonla aranarak okula çağırıldıklarını öğreniyoruz.
Yaşananlara bakar mısınız?
Hem suçlu hem güçlü...
Şikayetçi olan veliye ve 9 yaşındaki zavallı mağdur öğrenciye psikolojik baskı yapabilmek için hem küçücük öğrenciler, hem de veliler örgütlenmeye çalışılıyor.
İşte bu rezalet Silivri Hasan Özvarnalı İlköğretim Okulu'nda yaşanıyor.
Sadece bu kadar mı?
Hayır değil...
Dahası var...
İnternet ortamında yayımlanan haberlerimizin altına bazı öğretmenler tarafından yorumlar yazılıyor.
Neymiş efendim, öğretmen Cem Özgen Kolay o öğrenciyi dövmemiş...
Nereden biliyorsunuz?
Siz olay sırasında yanlarında mıydınız?
Nerden biliyorsunuz? (Tahmine dayalı konuşuyorsunuz)
Siz müneccim misiniz?
Tekrar soruyorum...
Nerden biliyorsunuz?
Olay sırasında yanlarında mıydınız?
Sevgili Silivrililer,
Burada o öğretmenler ne yapıyor biliyor musunuz?
Kendi camialarında daha fazla sevilmek ve göze girmek için; haksızlığa uğrayan bir minik öğrenciyi ezmek pahasına, sanki takım tutarcasına kendi meslektaşlarına tezahürat yaparak destek veriyor.
Yazıklar olsun böyle eğitimcilere...
Yüzlerce kez, binlerce kez yazıklar olsun...
Nerede hak ve adalet?
Nerede hakkaniyet...
9 yaşındaki öğrenciyi hasım kabul ederek "öğretmen dayanışması" adı altında utanmadan o çocuğun karşısında örgütlenerek tezahürat yapabiliyorlar.
Milyon kere yazıklar olsun sizin öğretmenliğinize...
Hadi şimdi çıkın benim karşımda da tezahürat yapın...
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı,
İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu,
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Muammer Yıldız,
Silivri Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda yaşanan bu rezalete el koymanız gerekiyor.
Ben, bu rezalete "eğitim mafyası" adını veriyorum.
Öğrenci döven öğretmenin ceza almaması için; küçücük 9 yaşındaki çocuk ve ailesi karşısında sindirme politikası uygulayarak, "öğretmen haksızlık da yapsa boynunuzu eğmek zorundasınız. Öğretmen karşısında hak arayamazsınız. Aksi halde çocuğunuzun huzuru kaçar" mesajını verecek psikolojik atmosferi meydana getirerek sindirme ve korkutma gücü oluşturuluyor.
Bu satırları okuyan istisnasız herkesin ne demek istediğimi gayet iyi anladığının da farkınayım.
Bu yapmaya çalıştığınız sindirme ve korkutma gücüne "eğitim mafyası" adını veriyorum.
Niçin mafya diyorum?
Şu nedenle mafya diyorum.
Mafya nedir?
Korkutarak, sindirme ve caydırma gücü oluşturarak; kendi menfaatleri doğrultusunda insanları hareket ettiren veya hareketleri kısıtlayan yasadışı güce mafya denir.
Öğretmenlerin, öğrenciler üzerindeki şiddet kullanması yasa içi midir?
Yasa dışıdır...
Şikayette bulunan, hakkını yasal yollardan aramaya kalkan öğrenci velisinin veya öğrencinin üzerinde; eğitim hayatı ve huzuru ile ilgili olarak psikolojik korku ortamı oluşturma yasa içi midir?
Yasa dışıdır...
Ha yetişkin bir insanı silah ile korkutarak hakkını aramaktan vazgeçirmişsiniz...
Ha 9 yaşındaki çocuğu arkadaşları arasında dışlattırarak öğretmenin uyguladığı şiddete boyun eğmeye ikna etmişsiniz...
İkisi arasında fazla bir fark yoktur.
İkisi de korkutmadır...
İkisi de sindirmedir...
Kaldı ki; 9 yaşındaki bir çocuğu arkadaşları arasında dışlayarak o çocuk üzerinde oluşturulacak olan psikojik tahribat, silah çekilen yetişkin bir insanın üzerinde oluşacak olan psikolojik tahribattan daha tesirlidir.
Bu psikolojik tahribatın çocuk üzerindeki etkisi ömür boyu devam eder...
İşte o nedenledir ki;
Ben burada, Hasan Özvarnalı İlkokulu'nda yaşanan bu olayda baskıcı konumda rol alan herkese "eğitim mafyası" oluşturmuşsunuz diyebiliyorum.
Bu tabirden rahatsız mı oldunuz?
Buyurun adliye orada; hemen beni mahkemeye verin.
Ama veremezsiniz sıkar biraz...
Neden sıkar biliyor musunuz?
Çünkü savunma hakkı kapsamında burada yazdığım her satırı hakim önünde çatır çatır ispatladığım zaman başınız yasalarla çok fena belaya girer.
İşte o yüzden mahkemeye falan gidemezsiniz.
Sadece car car kendi aranızda konuşup durursunuz.
Gücünüz de ancak 9 yaşındaki çocuklara yeter.
Süslenip püslenip takıp takıştırarak okula gitmekle olmuyor bu işler.
Size yazıklar olsun...
Öğretmen müsveddeleri...