Silivri’de bir türlü önünü alamadığımız bir olay var. Bazı okullarda bilinen öğretmenler her fırsatta öğrenci dövüyor ve bunu da sınıflarda “ben döverim” demek suretiyle övünerek anlatıyor. O öğretmenlerin ruh hastası olduklarına ve iç dünyalarında çok

Silivri’de bir türlü önünü alamadığımız bir olay var.

Bazı okullarda bilinen öğretmenler her fırsatta öğrenci dövüyor ve bunu da sınıflarda “ben döverim” demek suretiyle övünerek anlatıyor.

O öğretmenlerin ruh hastası olduklarına ve iç dünyalarında çok ciddi psikolojik sorunlar yaşadıklarına inanıyorum.

Hele bazıları var ki, 15-16 yaşındaki çocukların karşısında karakter taslayarak “ben istediğimi döverim. Ne Kaymakam tanırım ne Milli Eğitim Müdürü tanırım” diye horozlanıyorlar. Ancak Kaymakam’la Milli Eğitim Müdürü’nün karşısına geldiği zaman da ellerini kavuşturup iki büklüm oluyor.

Tabi öğrenciler, hocanın sınıfta yaptığı artistlikleri görüyor, ancak Kaymakam ve Milli Eğitim Müdürü karşısında nasıl emme basma tulumba gibi eğildiğini göremiyorlar.

Öğrenci; adı üzerinde öğrencidir. Yani okula öğrenmek ve eğitilmek için geliyor. Elbette hata da yapacak, bir takım psikolojik sorunlar da sergileyecek. Hatta yaramazlık da yapacak, uyumsuzluk da yapacak.

Sen eğitimcisin…

Bu iş için yetiştirildin…

Görevin, o çocukları insan gibi eğitmek…

Eğer ki sen o çocuklara hayvan muamelesi yapıyorsan; bu aslından senin hayvan olduğunun bir göstergesidir.

Öğrenci döven öğretmen, mesleki olarak yetersizdir. Bu yetersizliğini örtebilmek için dayağa başvurmaktadır.

Okuldan atılma korkusuyla kendilerini savunmaktan aciz olan küçücük çocuklara el kaldıracak kadar aşağılık bir yaratıktır.

Bakın buradan, elleri öpülecek olan gerçek öğretmenlerimizi tenzih ederek açık açık yazıyorum;

Öğrenci döven öğretmen haysiyetsizdir…

Öğrenci döven öğretmen şerefsizdir…

Hem de şerefsiz oğlu şerefsizdir