Tek kelimeyle son 20 yıldır Silivri’ye defalarca tecavüz ediliyor…
Şehirlere de tecavüz edilir…
Bundan 30 sene, 40 sene önce daha Bodrum tam anlamıyla keşfedilmemişken; sanatçılar, akademisyenler, sporcular yaz aylarını Silivri’de geçirirdi.
Silivri bir huzur kasabasıydı…
Biraz özeleştiri yapmamız gerekirse; ilk bozulmayı esnafın yazlıkçılara kazık atmasıyla yaşadık. O kaliteli yazlıkçılar beyaz atlara binerek Silivri’den uzaklaştı.
Eski Pazariçi’nin yıkılmasıyla birlikte ruhumuzu kaybettik…
2000’li yılların başında Silivri Cezaevi’nin yapımı ve faaliyete geçmesiyle birlikte ilçenin adeta rengi değişti. Değişik insanlar Silivri’ye gelmeye ve yerleşmeye başladı.
2004-2009 yılları arasında Hüseyin Turan’ın belediye başkanlığı, Metin Karakaş’ın da başkan yardımcılığı döneminde ilçenin demografik yapısıyla oynandı.
Daha sonra yine AK Partili İBB döneminde İstanbul’un bütün Avrupa yakasındaki ilçelerin çöpleri Seymen’de toplanmaya başlandı. Halen İstanbul’un dörtte üçünün çöpü her gün Silivri’ye getiriliyor.
Ve son olarak şimdi de İstanbul Gümüş Rafinerisi A.Ş. tarafından Kavaklı’da Gümüş Geri Dönüşüm Tesisi kurulması için düğmeye basıldı. (Aslında daha düşük bir kapasiteyle sessiz sedasız 9 yıldır işlem yapan tesis, şimdi kapasite arttırarak iyice genişlemek istiyor)
Peki bu ne demek oluyor?
Şu demek oluyor; gümüş maden artıkları çeşitli ağır kimyasallarla işlenerek yeniden kullanılır hale getirilecek. Tonlarca gümüş işlenecek. Ve bu işlem sorasında yine tonlarca çok tehlikeli kimyasal madde kullanılacak.
Ve yine elbette bu kimyasalların atıkları olacak…
Silivri’ye tecavüz ediliyor…
Tek kelimeyle son 20 yıldır Silivri’ye defalarca tecavüz ediliyor…