Çoktan beri Hürhaber’den ve Sinsinar Hanım’dan (Sevginar Sali Uygun) bahsetmemiştik…
Şimdi biliyorsunuz kendisini “Fırsatçı Süleyman” olarak tanımladığım Kurfallı Köyü’nün mirasçı toprak ağalarından Süleyman Gençoğlu’nun yapmaya başladığı 12 adet villa inşaatı var.
Ben de bu bölgenin tarım alanı olarak kalması gerektiğini, yapılaşması durumunda bunun acısını ileriki kuşakların çekeceğini anlatan yazılar yazıyorum.
Her zamanki gibi Süleyman Gençoğlu’ndan reklam alarak gazetesinde (Hürhaber’de) yarım sayfa boyutunda yayınlayan Sinsinar Hanım, geçtiğimiz günlerde ima yolu ile “yalan yazdığımı” (!) iddia eden bir makale kaleme almış.
Dünkü “Fırsatçı Süleyman” başlıklı yazımda 12 adet villanın imar durumu ve sakıncalarını ayrıntılarıyla anlattım…
Bugünkü yazımda da Sinsinar Hanım’ın burada ne yapmaya çalıştığını anlatmak istiyorum.
Silivri’de 20 yıla yakın süredir yerel gazetecilik yapan Sinsinar Hanım’ın şimdiye kadar bir kere bile idealist yayın politikası güttüğüne tanık olmadım. Burada da kendisine yarım sayfa reklam veren İnşaatçı Süleyman’ı korumaya çalışmakta olduğunu görüyorum.
Sinsinar Hanım’ın yayın politikası varsa yoksa para kazanmak üzerine kuruludur. Kalem hüneri ile etik değerleri kendisine salata malzemesi olarak kullanan Sinsinar Hanım, “iyiler kazanacak, iyiler kazanacak, biz iyiyiz diğerleri kötü” şeklinde sloganvari cümleler kullanır.
Bunun tercümesi “kelime oyunu kazanacak, kelime oyunu kazanacak…” tır…
Şimdi konuyla ilgili yazısında beni ima ederek kullandığı cümleye bir bakalım. Aynen şöyle yazıyor:
“…Bu tipler mesela çok kolay ‘imarı olan yere', ‘tarım arazisi' deyip, inşaat faaliyetlerini yasal çerçevede sürdüren insanları da zan altında bırakmaktan asla çekinmiyorlar. At çamuru kalsın izi diyorlar ve hiç düşünmüyorlar; güneşin balçıkla sıvanmadığını…"
Şimdi de cevabını verelim:
Bazen evrak üzerinde sorunsuz gibi gözüken şeyler insan vicdanını rahatsız edebilir. Fırsatçı Süleyman’ın villaları kondurmaya çalıştığı yer de kağıt üzerinde birkaç yıl önce imarlı alana dahil edilmiş. Ancak insani gözle baktığınız zaman “yazık değil mi be kardeşim canım tarım arazilerine” diye düşünüyorsunuz…
İçiniz acıyor…
Sinsinar Hanım gibi; “aman burası kağıt üzerinde imarlı gözüküyor hemen yapın inşaatları” diyemiyorsunuz…
Sinsinar Hanım yine mübarek yazısının devamında “…hiç düşünmüyorlar; güneşin balçıkla sıvanmadığını…” tanımlamasını kullanmış.
Valla şu anda bu satırları gülerek, kahkahalar atarak yazıyorum…
Burada “güneş” kim oluyor biliyor musunuz?
Müteahhit :)
Sinsinar Hanım’a göre güzelim tarlalara betonları yığmaya başlayan Müteahhit Süleyman “güneş” oluyor, bunu yazan gazeteci olarak ben de “güneşi balçıkla sıvamaya çalışan" oluyorum.
Yani…
Sinsinar Hanım’ın güneşi para oluyor para :)